Fazla çalışma ücretinin son dönemin ücretine göre değil, ait olduğu dönemlerin ücretlerine göre hesaplanacağı, geçmiş dönemlerin ücreti bilinmiyor ise, asgari ücretle oranlama yapılarak geçmiş dönemin ücretlerinin belirleneceği- Yüzde usulünün parça başı ücret ve bahşişle çalışan işçinin fazla çalışma ücreti hesaplanırken; çalışılmış olan saatin ücreti dikkate alınmada sadece %50 fazlalık üzerinden hesap yapılacağı-
İşçinin 18.00-08.00 vardiyasındaki 14 saatlik mesaisinde 1,5 saat dinlenme arası düşüldükten sonra kalan 5 saatlik sürenin gece çalışmasından doğan çalışma süresi olduğu-
İşverenin davacıyı önceki işine göre daha alt bir pozisyonda çalıştırmaya başlamasının, işçiye haklı fesih imkanı verdiği ve bu durumda mahkemece davacının kıdem tazminatına hak kazandığının kabulü  gerektiği ancak haklı nedenle de olsa iş sözleşmesini fesh eden tarafın ihbar tazminatına hak kazanamayacağı-
Ücret veya ücretin eki olmayan asgari geçim indiriminin giydirilmiş ücrete dâhil edilmesinin hatalı olduğu- Davalı taraf, davacının iş arama iznini kullandığını usulünce kanıtlayamadığından, davacının iş arama izni talebinin bilirkişi raporu değerlendirilerek kabulü gerektiği-
Davalı ile işveren arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli olup sözleşme yapıldığı sırada sözleşme süresini sınırlayan belli bir olgu bulunmadığı- Yasa gereği emeklilik hakkını kazanların iş sözleşmelerinin feshedileceği kuralının varlığı, iş sözleşmesinin belirli süreli hale dönüştürmediği gibi, iş sözleşmesinin işverence feshedildiği gerçeğini de değiştirmeyeceği- Davalı işçiye ödenen ihbar tazminatı İş K. mad. 17'ye dayanmakta olup işverence geri istenemeceğinden davanın reddi gerektiği- 
Davalı ile işveren arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli olup sözleşme yapıldığı sırada sözleşme süresini sınırlayan belli bir olgunun bulunmadığı- Yasa gereği emeklilik hakkını kazanların iş sözleşmelerinin feshedileceği kuralının varlığı, iş sözleşmesinin belirli süreli hale dönüştürmediği gibi, iş sözleşmesinin işverence feshedildiği gerçeğini de değiştirmeyeceği- Davalı işçiye ödenen ihbar tazminatı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesine dayanmakta olup işverence geri istenemeyeceğinden, davanın reddi gerektiği- 
İşçinin tek taraflı izine çıkarılmasının iş akdinin feshi anlamına geldiği- M.lik işte ya da askı süresi sonunda işçinin işe çağrılmamasının fesih anlamına geldiği- Fesih bildiriminin yazılı yapılması gerektiği, ancak bu koşulun geçerlilik değil, ispat koşulu olduğu- İşverenin feshinin ardından henüz ihbar tazminatı ödenmeden işçinin emeklilik başvurusunda bulunmasının işveren tarafından gerçekleştirilen feshi ortadan kaldırmayacağı- İş Kanunundaki bildirim sürelerinin kısaltılamayacağı ve ortadan kaldırılamayacağı- Bildirim süresinin en fazla ihbar tazminatı ve kötüniyet bildirimi süreleri kadar uzayabileceği- İş sözleşmesini haklı nedenlerle fesheden tarafın fesih haklı nedene dayansa dahi ihbar tazminatı alamayacağı-
Çalışma şartlarının, tarafların karşılıklı uzlaşmaları ile değiştirilmesinin her zaman mümkün olduğu- Çalışma şartlarında değişiklik konusunda işçinin rızasının yazılı alınmasının kanun gereği olduğu, aynı zamanda işverence değişiklik teklifinin de yazılı olarak yapılması gerektiği- İşçinin çalışma şartlarında yapılmak istene değişikliği usulüne uygun biçimde yazılı olarak ve süresi içinde kabul ettiğinde, değişiklik sözleşmesinin kurulmuş olacağı, işçinin değişikliği kabulünün sadece bu işlem yönünden geçerli olduğu-
İş sözleşmesinde, gerektiğinde çalışma koşullarında değişiklik yapabileceğine dair düzenlemeler bulunması halinde, işveren, yönetim hakkını kötüye kullanmamak ve sözleşmedeki sınırlara uymak kaydıyla işçinin çalışma koşullarında değişiklik yapma hakkını sürekli olarak kazanmış olacağı- Davacının prim alarak çalıştığı, işçiye primin kaldırılacağı yazılı olarak bildirilmemiş, işçinin muvafakati alınmadığından, bu durum karşısında primin kaldırıldığından söz edilemeyeceği-
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunda olduğu- Davalı şirket temyiz dilekçesinde mücbir sebebe dayanmış ise de, gerek fesih sebebinin değiştirilemeyeceği kuralı, gerekse somut olay özelinde bir mücbir sebepten bahsedilecekse bunun işçi açısından söz konusu olabileceği göz önünden bulundurularak davalının bu beyanına itibar edilmediği- Davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedilip feshedilmediği, fesih geçersiz ise davacının kime iade edileceği problemlerinin çözümü için davalılar arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunmadığının belirlenmesi gerektiği- Mahkemece davalılar arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre iş sözleşmesinin feshinde geçerli neden bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerektiği-