Sebepsiz zenginleşen kötü niyetli ise iade borcunun zenginleşmenin tamamını kapsayacağı-
Uyuşmazlık ile ilgili düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde; KİT’lerde “kapsam dışı personel” adı altında, İş Kanununa tabi olarak çalıştırılan ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre sosyal güvenlik yönünden sigortalı kabul edilip bu kurumla ilişkilendirilen davacının ücretinden işsizlik sigortası primi kesilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı-
Sigortalının, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl içerisinde isteyebileceği, hak düşürücü sürenin, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörüldüğü - İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1.maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakıldığı, atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgelerin; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralandığı, bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olmasının veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tesbiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği - Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olguların dikkate alınarak belirleneceği-
Prim alacaklarının yapılandırılmasına yönelik 2. madde; 31.3.2005 tarihine kadar tahakkuk eden ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ödenmemiş prim veya sosyal güvenlik destek primi borcu ile iki aylık sürede Kuruma yazılı olarak başvuru şartını aramakta olduğu, 01.04.2006 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemeden yararlanmak için tanınan başvuru süresinin, anılan Kanunun 3. maddesi ile Bağ-Kur Genel Müdürlüğü Yönetim Kuruluna tanınan yetki uyarınca, 30 Haziran 2006 tarihine kadar (bir ay süreyle) uzatılmış olması karşısında, bu süre içerisinde açılmış olan eldeki davanın 5458 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanma isteği şeklinde değerlendirilmesi gerekmekte olduğu; kuruma kayıt ve tescil konusunda bir başvuru ya da resen tescil bulunmasa da, Yasa kapsamına girenlerin prim borçlarının ürün bedellerinden kaynakta, “prim tevkifatı” suretiyle kesilmesi kayıt ve tescil iradesi anlamında olduğu, kesintiyi takip eden aybaşından itibaren sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin doğacağı-
Tarımsal faaliyetin kesintisiz olarak sürdürülüp sürdürülmediğinin belirlenmesinde 2926 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendi, 6 ncı ve 10 uncu maddeleri çerçevesinde gerekli inceleme ve araştırma yapılacağı; davacının sahibi olduğu veya tarımsal amaçlı kullandığı taşınmazlar hakkındaki bilgi ve belgeler ilgili kurum ve kuruluşlardan getirtileceği, tarımsal faaliyet yönünden yeterli miktarda taşınmazı kullanıp kullanmadığı, nerede oturduğu, faaliyetini kendi mülkünde mi, miras yolu ile elde ettiği mülkte mi, yoksa ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde mi sürdürdüğü, faaliyetine ara verip vermediği, kuraklık ve doğal afet gibi olaylara maruz kalıp kalmadığı, traktörü ve hayvanı olup olmadığı, hangi tür ürünler ektiği, yılda ne kadar ürün elde ederek bunu nasıl değerlendirdiği, ortalama yıllık gelir tutarı ve bunun geçimini sağlamaya yetip yetmeyeceği, kooperatif veya bankalardan tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı yöntemince belirleneceği-
Bağ-Kur zorunlu sigortalılık koşulları bulunmayan döneme ilişkin olarak yapılan geriye yönelik toplu prim ödemelerinin "isteğe bağlı sigortalılık" olarak değerlendirilemeyeceği-
Başka bir sosyal güvenlik kanunu kapsamında geçen ve tarım sigortalılık iradesini ortadan kaldırmayan “makul” bir süre çalışmanın Tarım Bağ-Kur sigortalılığını sona erdirmeyeceği, yeniden tescil koşulu aranmaksızın sigortalılığın devam edeceği-
Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olan sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu; eksik araştırma, inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olduğu-
Aynı sürelerde başka sosyal güvenlik kanunlarına tabi olarak prim ödeyen sigortalılardan, Bağ-Kur sigortalılığının durdurulması istemi veya Geçici 26. maddede ifade edildiği üzere, prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar, bulundukları halde yapılandırma hakkını kaybedenler ile söz konusu somut uyuşmazlıkta olduğu gibi aynı amaca yönelik dava açanlar hakkında, bu süreler çakışan sigortalılık olarak kabul edilmeyeceği-
Davalı kurumdan, davacının ödediği borçlanma tutarının kaç prim ödeme gün sayısına karşılık geldiği sorularak, bu sürenin diğer prim gün sayısına eklenmesi ile 1800 gün koşulunun oluşması halinde ödeme tarihini takip eden aybaşından itibaren, eğer borçlanılan sürenin 1800 gün koşulunu sağlamadığı anlaşılırsa, 506 sayılı Kanun’un Geçici 93.maddesi uyarınca 5561 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce bu değişiklikle öngörülen şartları yerine getirdiği anlaşılmakla, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren ölüm aylığına hak kazanıldığının tespitine karar verilmesinin gerektiği-