Kurumun hatalı işlemi ile geriye yönelik olarak prim tahsil etmesinin sigortalılık niteliği sağlamayacağı ve sigortalı lehine kazanılmış hak yaratmayacağı-
Haksız çekildiği iddia edilen yaşlılık aylıklarının hangi döneme ilişkin olduğu ve belli tarihte şubeden çekilen yaşlılık aylıklarının davacı Kurum tarafından çekilip çekilmediği hususlarının yöntemince araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Geçmiş Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin taleplerin, talep tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine göre çözüleceği-
Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de, fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemeyeceği - Yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratacağı; bu nedenle işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve kamu düzenine dayalı bu tür davalarda, hakim görevi gereği, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemesi gerektiği-
Yasal dayanağı, Mahkemenin de hükmünde kabul ettiği üzere 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesi olan bu tür davalarda işveren davaya usulüne uygun olarak dahil edilmeli ve dava hakkındaki beyanı alınmalı, dönem bordroları ücret bordroları ve diğer işyeri belgeleri kurumdan ve işverenden istenilmeli, primlerin kimin adına yatırıldığı araştırılmalı, bordro tanıkları dinlenilmeli, bordrolar mevcut değil ise aynı işyerinde çalıştıkları giriş bildirgesi, hizmet cetveli gibi belgelerden anlaşılan tanıkların ve gerektiğinde işyerine komşu işyerlerinin kayıt veya zabıta araştırması ile belirlenmiş kişilerin beyanlarına başvurulmalı, sosyal güvenliğe yönelik bu tür davalarda mahkemenin re'sen araştırma yapabileceği dikkate alınmalı, deliller olabildiğince toplanarak çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duruksamaya yer bırakmayacak bir şekilde açıkça belirlenmesi gerektiği-
Çakışan sigortalılık sorununun, Ek 19. madde uygulanarak, geçerli Bağ-Kur sigortalılık süreleri saptandıktan sonra çözümü gerektiği, buna bağlı yapılacak değerlendirme sonrasında Bağ-Kur sigortalılığının durması gereken başka sosyal güvenlik kapsamında geçen sürelerin çakışan sigortalılık olarak kabul edilmeyeceği; maddede belirtilen beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunma olgusunun dikkate alınmasına yasal zorunluluk bulunduğu – 1479 Sayılı Yasa’nın 24. ve 25. maddeleri uyarınca geriye doğru tescil yapılarak önceden oluşan başka bir sosyal güvenlik kurumuna tabi zorunlu sigortalılık statüsünün bertaraf edilemeyeceği-
2925 sayılı Kanuna tabi olarak geçen hizmet süreleri ile 506 sayılı Yasaya tabi olarak geçen hizmet sürelerinin 2829 sayılı yasa hükümlerine göre birleştirileceği-
Tesbit davasında belirlenen hususların, daha önce kesinleşen davada da taraf olan Kurum tarafından iş kazasına dayalı olarak açılan rücu davasında dikkate alınacağı – Rücu davasının açılması halinde işverenin de ilgililer kavramı içinde ele alınması gerekeceği-
Davalı Kurumun, isteğe bağlı sigortalılığın geçerlilik koşulları yönünden “Genel Yazı” doğrultusunda “tahkikat” yapmayacak olması, idarenin yetkisinin ve sorumluluğunun kapsamı açısından değerlendirilmesi gerekli olup, bu olgunun adli gerçeğin ifade eden kesin hükmün sonuçlarını ortadan kaldırıcı etkisinin bulunduğunun düşünülemeyeceği-
2926 Sayılı Kanun’un dava konusu döneme yönelik olarak 3’üncü maddesinin (b) bendi, 6’ncı ve 10’uncu maddeleri çerçevesinde gerekli inceleme ve araştırma yapılarak; tanık beyanları arasındaki çelişki giderilerek, tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürülüp sürdürülmediği olgusu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-