Davacı, yurda kesin dönüş yapmış olup, yurtdışına çıkmadan önce Türkiye'de 24.01.1969-01.12.1970 tarihleri arasında T.C. Emekli Sandığı mensubu olarak çalıştığından, 3201 sayılı Yasa'nın 4958 sayılı Yasa'nın 56. maddesi ile değişik 3. maddesinin 2/a bendi kapsamına girmemekte olup, T.C. Emekli Sandığı'na yurt dışı borçlanması yapması gerekeceği-
Zorunlu sigortalılık süresinin dışlanması gelir veya aylık bağlanması koşulları üzerinde etkili değilse, kız çocuğuna tümüyle isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek gelir veya aylık bağlanmış gibi kabul edilerek Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı tarafından hak sahibi sıfatıyla kız çocuğuna bağlanan ölüm aylığının kesilemeyeceği ve ödenenlerin de geri istenemeyeceği-
Davacı imzasını taşıyan belgelerde yer alan imzaların davacıya aidiyeti ile davacı yönünden bağlayıcılık değeri de araştırılarak, işçilik alacakları davasında verilen karar da irdelenmek suretiyle toplanacak delillerin ve yukarıda belirtilen ilkelerin ışığında varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı sigortalının, Almanya'da ilk defa sosyal sigorta giriş tarihinin 506 Sayılı Kanunun 108.maddesine koşut olarak Türk sosyal sigortalarına giriş tarihi olarak kabulü ile daha önce sigortalı olarak Türkiye'de tescili olmayanların 506 Sayılı Kanunun Geçici 81.maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların; Geçici 81.madde uygulamasında gözetilmesi gerektiği-
Sorumlularca başlangıçta, ürün satın alınan kişilerin tevkifat yapılamayacaklar statüsünde bulunduğuna ilişkin öngörülen nitelikte Kuruma belge veya tutanakların sunulmamış olması durumunda, bu kişilerin sonradan zorunlu Tarım Bağ–Kur sigortalısı oldukları anlaşılsa dahi sorumluların, “tevkifat yükümü” gereğini yerine getirmelerinden dolayı artık kesinti yapılması gereken tutardan sorumlu tutulamayacakları-
Fiilen askerlik hizmeti yapılan dönemin borçlanılması suretiyle sigortalılık süresi olarak değerlendirilmesi mümkün ise de, geriye dönük toplu prim ödemesine istinaden anılan süre için isteğe bağlı sigortalılık hakkı verilmesinin de söz konusu olamayacağı-
Esnaf ve sanatkâr siciline yöntemince kayıtlı olmayan veya vergi kaydı ya da oda üyeliği bulunmayan Kuruma tescil edilmemiş bir kişinin, geriye dönük gerçekleştirilen toplu prim ödemelerinin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak değerlendirilebilmesi de olanaksız olduğu gibi, somut olayın özelliği itibariyle Medeni Kanunun 2.maddesinin uygulanma şartları da oluşmadığından objektif iyi niyet kuralının olayda uygulanmasının olanaksız olduğu-
Davacının Geçici 18. maddenin 2. cümlesinde öngörülen ve 04.10.2000 tarihi öncesi döneme ait vergi kaydı bulunan dönemler için borçlanma imkânı sağlayan hükmünden yararlanmak için maddede belirtilen süre içinde Kuruma müracaatı bulunmadığından, süresinde borçlanma talebinde bulunmayan davacının geriye dönük olarak vergiye kayıtlı olduğu süreleri borçlanması ve buna dayalı olarak sigortalılığının tespitine de yasaca olanak bulunmadığı-
Davadaki istemin maddi dayanağını oluşturan ölüm olayı, Kanunun anılan hükmündeki değişiklikten daha önce gerçekleştiğine ve açıklanan durum karşısında değişik hüküm geçmişe etkili olmayacağına (geriye yürümeyeceğine) göre; somut olayda, değişik hükmün geçmişte kazanılmış hakları ortadan kaldıracak şekilde uygulanmasına hukuken olanak olmadığı-
Davalı vakfın 506 Sayılı Sosyal sigortalar kanununa tabi bulunmadığı, Türk Kanunu Medenisi hükümlerine göre kurulduğu, taraflar arasında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında bir sosyal güvenlik ilişkisi bulunmadığı, ortada iş mahkemelerinin görev alanını düzenleyen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi kapsamında bir uyuşmazlığın bulunmadığı, vakıf senedinin uygulanmasından doğan davalara bakma görevinin genel mahkemelere ait olduğu düşünülmeksizin, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilip yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının, usul ve yasaya aykırı olduğu-