Dosya arasında bulunan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazlar üzerinde davacıya ait payın değerinin 193.974,86 TL, ecrimisil bedelinin ise 12.155,76 TL olarak belirlenmesine göre, dava değeri toplamı 6100 sayılı HMK’nin 341. maddesine göre istinaf kesinlik sınırının üzerinde olduğundan, davalıların ecrimisil talebinin kabulüne yönelik istinaf isteğinin de Bölge Adliye Mahkemesince esastan incelenmesi gerekeceği-
Elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli davalarda dava değerinin el atılan yerin değeri ve ecrimisil toplamından ibaret olmasına göre; davalı vekilinin ecrimisilin kabulüne yönelik istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince hükmedilen 2.501 TL ecrimisilin HMK'nin 341/2. maddesi gereğince kesinlik sınırı altına kaldığı gerekçesiyle incelenmemiş olmasının doğru olmadığı-
İhtiyati tedbir ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği- Tasarrufun iptali davasında, davalının "ihtiyati haciz kararının teminat mektubu karşılığında kaldırılmasına" ilişkin talebi üzerine ilk derece mahkemesince verilen red kararına karşı istinaf yoluna gidilemeyeceği, başkalaştırma ve değiştirmeyi içeren bu yeni kararın HMK mad. 341 kapsamına giremeyeceği
Kamu düzeninin gerektirdiği haller dışında istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen bir hususun Bölge Adliye Mahkemesince inceleme konusu yapılamayacağı- Sendikal tazminatın hangi ücret üzerinden hesaplanacağı hususunun kamu düzenine ilişkin olmadığı gibi, bu tazminatın hesabına esas ücretin belirlenmesi kanunun açık hükmüne aykırılık teşkil etmediğinden bozma sebebi olarak re'sen nazara alınamayacağı- Yargıtay'ın temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın kanunun açık hükmüne aykırılık hallerini inceleyebileceği öngörülmüşse de, istinaf incelemesinde ileri sürülmediği için istinaf dairesince incelenmeyen bir konunun temyizde ileri sürülmesi durumunda Yargıtay'ın bu temyiz sebebini incelemesinin mümküm olmadığı-
İlk derece mahkemesi (İş mahkemesi) kararında hükme ilişkin tüm hususlar gerekçeli karar ile birlikte açıklanmış olduğundan, istinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren başlayacağı- Davalı vekilinin 7036 s. Kanun’daki gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık sürede istinaf nedenlerini belirtir dilekçe vermediği dikkate alındığında, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı vekilinin süresinden sonra sunduğu gerekçeli istinaf dilekçesine değer verilmeyerek HMK. 355 uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden incelenmesi gerektiği belirtilerek verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu-
Genel boşanma sebebinin düzenleme altına alındığı TMK’nın 166. maddesine dayalı boşanma davalarının evlilik birliğinin temelinden sarsılması ilkesine bağlı olduğu, burada hâkimin evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına kanaat getirdiği durumlarda boşanmaya karar verebileceği, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda tespit edilen kusur belirlemesinin ise sadece boşanmanın değil, boşanmanın feri sonuçlarını kapsayan velayet, tazminat ve nafakalar yönünden de sonuca etkili olduğu, bu nedenlerle genel boşanma sebebine dayalı davalarda tarafların kusur belirlemesine ilişkin gerekçe ile boşanma hüküm fıkrası arasında sıkı sıkıya bir bağlılıktan söz edilemeyeceği- Hüküm fıkrasının boşanmaya ilişkin bölümünün istinafa konu edilmeyerek kesinleştiği buna bağlı olarak da hükmün gerekçe bölümünün artık kesin hüküm etkisinde olduğundan söz edilemeyeceğinden, davada haklı çıkan tarafın dahi hukuki menfaati olduğu takdirde temyiz hakkı olduğu gözetildiğinde, tarafların ilk derece mahkemesince yapılan kusur belirlemesine karşı hükmün boşanma fıkrasına yönelik bölümünden bağımsız şekilde istinaf kanun yoluna başvurabilecekleri-Bu durumda; bölge adliye mahkemesince yapılacak olan işin; tarafların kusurlu davranışlarına ilişkin tüm deliller birlikte değerlendirilerek tarafların kusur durumunun belirlenmesi ve bu belirlemeye bağlı olarak boşanmanın fer'i niteliğinde bulunan talepler hakkında karar vermesi gerektiği-
Davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek esastan bozulması halinde, dosyadan (İİK. mad. 281/II gereğince) verilen ihtiyati haczin, davalı tarafından kaldırılması talebinin, mahkemece reddine dair verilen kararların incelenmesinin Yargıtay’ın görevi olduğu, bu dosya ile ilgili Bölge Adliye Mahkemelerince verilen tüm kararların yok hükmünde olduğu- İhtiyati haciz kararı ile amaçlanan davacı alacaklının alacağının zayi olmasını engellemek olduğuna göre, davalının teminat karşılığında ihtiyati haczin kaldırılması talebinin değerlendirilmesi gerektiği-
7251 s. K. ile 6100 s. HMK'da yapılan değişiklikle; yargılamanın yenilenmesine ilişkin kararların istinaf yoluna tabi tutulduğu- Yargılamanın yenilenmesinin, Harçlar Kanunu'nun 10. ve HUMK'nun 449. ile HMK'nun 381/1. maddelerinde açıkça düzenlendiği üzere; bağımsız bir dava niteliğinde ve bu durumda, mahkemece verilen kararın da yeni bir karar olduğu- Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; yargılanmanın yenilenmesi talebi hakkında ilk derece mahkemesince verilen kabul veya ret kararları, istinaf kanun yolunun yürürlüğe girdiği tarihten önce verilmişse, temyiz ve tashihi karar yoluna; sonra verilmişse, istinaf ve temyiz yoluna tabi olacağı-
Kanun yoluna başvuruda 'kanun yoluna başvuru tarihine' değil 'kararın verildiği tarihe' bakılacağı-
Yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden dava değerinin belirlenmesi gerektiği- Kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi bu konuda olumlu yada olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili olarak aynı yasa gereğince istinaf mahkemesince de karar verilmesinin mümkün olduğu-