Kadının yıllık tedbir nafakası talebinin temyiz parasal sınırının altında olduğundan bölge adliye mahkemesince tedbir nafakası davası yönünden verilen kararın kesin olduğu- Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda eski eşi ile yaşayarak sadakatsiz davranan, evine bakmayan ve eşini Almanya’ya götürmeyerek birlik görevlerini ihmal eden erkek ile yeğeninin eşi ile fotoğraf çektirip erkeğin damadına gönderen ve böylelikle onu tahrik eden, hayatın olağan akışına aykırı şekilde geceleri geç saatlerde telefon görüşmeleri bulunan, eşi için “beni boşasın ileride onun aylığını yiyeceğim” diyen ve ağır hakaretler eden kadının eşit kusur olduğu- Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu olduğundan taraflar lehine tazminata hükmedilemeyeceği-
Son oturumda davalı vekili olduğunu beyan eden Av. ............'ın usulüne uygun vekaletname sunma isteği mahkemece reddedilerek davalı yokluğunda verilen tahliye kararında, gerekçeli kararın davalıya 03/03/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin usulüne uygun vekaletnamesi ile birlikte istinaf başvuru dilekçesini 07/03/2022 tarihinde sunarak, gerekli harçlarını da yatırdığı, dikkate alınarak istinaf başvurusunun süresinde olduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun süresinde yapıldığı gözetilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönünden yapılacak olan inceleme neticesinde oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Kadının talebinden daha fazla miktarda tedbir ve iştirak nafakası ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tereddüte yol açan usul hükümlerinin aşırı şekilci olarak uygulanması neticesinde yasal denetim yollarının kullanımı önemli ölçüde etkileneceğinden, kanun yolu başvuru aşamalarının süren usul işlemlerinden olduğu, hükmün kesinleşinceye kadar geçirdiği derecatın bir bütünü oluşturduğu hususları da göz önüne alındığında, kanun yolu aşamasında olan dava dosyalarına, yürürlük tarihinden bağımsız olarak sirayet edeceği hususunun tereddütsüz olduğu anlaşıldığı- Bölge Adliye Mahkemesince dava değerinin kesinlik sınırı altında olduğu ve kesin karara karşı istinaf talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmiş olmasının yasal düzenlemeye aykırı olduğu-
Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, hukuk güvenliği ile hukuki belirlilik ilkesi, 7251 sayılı Kanun’un 53.maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen Ek 6. maddesi karşısında, tereddüte yol açan usul kurallarının hakkaniyete halel getirecek kadar aşırı şekilci olarak uygulanmaması ve adalet duygusunun rencide edilmemesi gerektiği de gözetildiğinde, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği-
Ziynet alacağı tutarının karar tarihindeki kesinlik sınırını aşmayıp temyiz sınırı altında kaldığından ziynet alacağına ilişkin kararın kesin olduğu- Yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerektiği-
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken kesin karara karşı istinaf talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle istinaf talebinin reddine karar verilmesi hatalı olduğu gibi davalı vekilinin istinaf talebinin reddine dair karara yönelik temyiz talebinin ek karar ile reddine karar verilmesinde de isabet bulunmadığı-
Bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak hüküm mahkemesi sıfatıyla yeniden esas hakkında hüküm kurulmakla ilk derece mahkemesi kararının hukukî varlığını kaybetmiş olduğu- Bölge adliye mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına uyulmakla yapılan yargılama ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi mahiyetinde olmadığı ve Özel Daire bozma ilamına uyan bölge adliye mahkemesince uyulan bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, hayatiyetini kaybetmiş ilk derece mahkemesi kararı ile ilgili istinaf incelemesi yapılarak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İcra takiplerin henüz kesinleşmediği, itirazın iptali ve takibin iptali davalarının derdest olduğu ve bu dosyaların tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapıldığı, (dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki değerinin 180.259,00 TL olduğu) uyuşmazlıkta, dava konusu gayrimenkulün kaydına, dava değerinin %10'u üzerinden alınan teminata istinaden ihtiyati haciz konulması üzerine, davalı üçüncü kişi dava değeri olarak gösterilen 20.000,00 TL'yi mahkeme veznesine depo ederek "ihtiyati haczin kaldırılmasına" karar verilmesini talep etmişse de, davacı tarafından ıslah dilekçesi sunularak dava değeri arttırılmamış olsa da, tasarrufun iptali davalarında dava değerinin belirlenmesi için sürecin beklenmesi gerektiğinden, "ihtiyati haczin kaldırılmasının" hatalı olduğu-
Davanın hukuki yarar yokluğundan reddine, işin esasına girilmediğinden davacı aleyhine para cezası verilmesine yer olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüd uyandıracak şekilde hüküm oluşturulmasının hatalı olduğu-