HMK'nin 341/4 maddesinde belirtilen miktarın altında kaldığı, istinaf incelemesine konu edilen kararın istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı, karar tarihi itibarı ile miktar yönünden kesin nitelikte bulunduğu görülmekle; İİK'nun 365/3. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verileceği-
Tahliye davalarında istinaf sınırı, karar tarihindeki kira bedelinin 12 aylık tutarına göre belirlendiği ve karar tarihindeki kira bedelinin 12 aylık tutarı karar tarihindeki kesinlik sınırının(2022 için 17.830,00 - TL) altında ise kararın miktar yönünden kesin olacağı-
HMK m. 341/2 kapsamında direnme kararının verildiği tarihi itibariyle miktar yönünden kesinlik sınırının tespitinde, (m. 362/1-a'nın değil) m. 341/2'nin uygulanması gerektiği- Kanun yolu başvuru sınırlarının, başvurulacak kanun yoluna göre değil kararı veren mahkemeye göre belirlenmesi gerektiği- "Yargıtay bozma ilâmına karşı gerek bölge adliye mahkemesi gerekse kanuni düzenleme gereği ilk derece mahkemesinin vereceği uyma veya direnme direnme kararlarına karşı gidilebilecek olan kanun yolunun temyiz kanun yolu olduğu, kanun yolu başvuru sınırlarının kanun yoluna göre değil de kararı veren mahkemeye göre tespit edilmesi gerektiği görüşünün hukuki bir dayanağının bulunmadığı" şeklindeki görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği- Davalının evlilik birliği devam ederken satın almış olduğu arabanın nereden elde edilen parayla alındığı hakkında mahkemeye bilgi sunmadığı, davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtladığı anlaşıldığından, ziynet alacağı istemine ilişkin eldeki davanın kabulüne karar verilmesi gerektirdiği-
İşbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması, yargılama aşamasında hesap bilirkişi raporu alınmak suretiyle davaya konu alacak miktarlarının belirli hâle gelmemesi, varlığı tartışmalı olan bu alacaklar yönünden davacı tarafça talep arttırımı yapılmaması gibi hususlar nazara alındığında varlığı tartışmalı olan ve miktarı belirli hâle gelmeyen dava konusu alacak yönünden miktar itibarıyla kesin olduğundan ve istinaf kanun yolunun kapalı olduğundan söz edilemeyeceği-
HGK. 12.04.2023 T. E: 4-74, K: 333
Geniş (tam) istinaf sistemi- Dar istinaf sistemi- İstinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “taraflarca ileri sürülen” nedenler olarak ayrımı- Davacı idarenin istinaf sebebi olarak sadece zemin bedelinin yüksek belirlendiğine ilişkin itirazları ileri sürdüğü, "yapı bedeline" yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşıldığından, kamu düzenine ilişkin olan harç yönünden ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle yeniden karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yapının alt katının işyeri olması ve merkeze çok yakın durumda bulunması gibi gerekçelerle şerefiye bedeli eklenemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması ve tashih kararı ile hüküm fıkrasında esaslı değişiklik yapılmasının hatalı olduğu-
İlk derece mahkemesince bozmaya uyularak işin esasına girilmiş ve yazılı şekilde karar verildiği, ancak aslen temyize konu davadaki özel daire bozma hükmünün, Bölge Adliye Mahkemesince işin esası hakkında ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi kapsamında verilmiş olan karara yönelik olduğundan, özel daire bozma ilamı sonrası yargılama ve hüküm tesis etme yetkisinin Bölge Adliye Mahkemesine ait olacağı - İlk derece mahkemesince yazılı şekilde verilen kararın kaldırılarak, özel daire bozma ilamı sonrasında yargılama yapmak ve bir karar vermek üzere, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz karanın nihai bir karar niteliği taşımadığı ve görev yönünden verilmiş bir usulden ret kararının da HMK'nın geçici 3. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği- Görevsizlik kararının kesinleşmesini müteakip dosyanın gönderildiği mahkemece işin esası hakkında verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ve bu kararın temyizi üzerine Özel Dairenin verdiği bozma kararına karşı yerel mahkeme direnmiş olup HMK'nın geçici 3 üncü maddesi gözetildiğinde, yargılamanın tâbi olduğu kanun yolunun belirlenmesinde ihtiyati haciz yahut görevsizlik kararının verildiği tarihin esas alınamayacağı- HMK’nın 341 ilâ 381 inci maddelerinde kanun yolu olarak yalnızca istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesine yer verildiği, HUMK döneminde tanınmış olan karar düzeltme yolu düzenlenmediğinden, direnme kararının bozulmasına yönelik kararın kesin olarak tesis edilmiş olduğu- Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen mahkeme kararının temyizi üzerine tesis edilen karar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından Hukuk Genel Kurulu kararının kesin olarak verilmesinde maddi hata bulunmadığı-
İlk Derece Mahkemesince verilen kararda prim alacağı Euro cinsinden, diğer alacaklar ise Türk Lirası (TL) cinsinden hüküm altına alınmış ve hükmedilen toplam alacak üzerinden alınması gereken nisbi karar harcının 19.160,24 TL olduğu belirtilmiş, davalılar vekili tarafından hükmedilen harcın 1/4 'ü temyiz peşin harcı olarak yatırılmış olup İBK gereğince peşin harcın temyize konu kararda belirtilen miktara göre alındığından tamamlanması gereken eksik temyiz harcının olmadığı; yabancı para alacağına karşı temyiz yoluna başvurulduğunda alınacak harcın temyiz yoluna başvurma harcının hüküm tarihindeki Merkez Bankası efektif döviz satış kuru üzerinden alınması gerektiği ancak eldeki davada harcın hüküm tarihindeki kur üzerinden yatırılmaması sebebiyle harç eksikliğinin tamamlanması için dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri çevrilmesi gerektiği görüşünün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği- Alınması gereken nispi temyiz harcının dava tarihindeki değer üzerinden belirlenmesi gerektiğinden somut olayda, mahkemece prim alacağı Euro cinsinden hüküm altına alınmış ve hükmedilen alacağın dava tarihindeki Merkez Bankası efektif döviz satış kuru üzerinden TL karşılığı belirlenerek dava değeri tespit edildiği, bu itibarla belirlenen bu değer üzerinden hükmedilmiş olan karar ve ilâm harcının eksik olmadığı; yabancı para alacağına hükmedilen davalarda karar ve ilâm harcının hüküm tarihindeki döviz kuru üzerinden belirlenmesi gerektiği ancak eldeki davada harcın dava tarihindeki kur üzerinden tespit edilerek karar ve ilâm harcına hükmedilmesi sebebiyle karar ve ilâm harcının eksik alındığı, bu nedenle kararın bu gerekçe ile usulden bozulması gerektiği görüşünün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği- Elektronik posta yazışmaları, davacının görevi, A. T. O. M.(1) başlıklı belge ve tanıkların beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının distiribütörlere yönelik yapılan komisyon düzenlemesinden faydalanabileceğini kabul etmenin mümkün olmadığı, bu nedenle davacının 04.09.2014 - 31.03.2016 tarihleri arası dönem yönünden A. T. O. M. (1) başlıklı belgenin 4 (g) maddesinde yer alan satış pazarlama departmanı personeli için düzenlenen prim hükümlerinden faydalanacağı dikkate alınmaksızın hatalı değerlendirme ile distribütörlere uygulanan prim hükümlerine göre alacak hesabının yapılmasının hatalı olduğu-