Dava konusu taşınmazın fiziki ve hukuki durumunun tespit edilerek tapu siciline doğru bir şekilde kaydedilmesinde kamu yararı olduğu, dolayısıyla taşınmazın parasal değerinin herhangi bir önemi bulunmadığı- Aksinin kabulünün, doğru tespit edilip edilmediği denetlenmeyen ve davanın niteliği gereği taraflar arasında esas çekişme konusu olmayan taşınmaz değeri esas alınarak kararın kanun yolu vasıtasıyla denetlenmesini talep hakkının engellenmek suretiyle adil yargılanma hakkının ihlaline neden olduğu, dolayısıyla ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı-
Kadastro tespitine itiraz ile tapu iptali ve tescil istemi- İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf dilekçesinin, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun’un 341/2 nci ve 352/1 inci maddeleri kapsamında reddine karar verilmesini müteakip 22.07.2021 tarihli ve 7251 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesi ile 3402 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 6 hükmünün yürürlüğe girmiş olması karşısında, bu hükmün somut olaya uygulanıp uygulanamayacağı, buradan varılacak sonuca göre İlk Derece Mahkemesince verilen kararın miktar itibariyle kesin hüküm niteliğini haiz olup olmadığı-
HMK'nin 341/4 maddesinde belirtilen miktarın altında kaldığı, istinaf incelemesine konu edilen kararın istinaf kanun yoluna başvurulabilecek kararlardan olmadığı, karar tarihi itibarı ile miktar yönünden kesin nitelikte bulunduğu görülmekle; İİK'nun 365/3. maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine karar verileceği-
Tahliye davalarında istinaf sınırı, karar tarihindeki kira bedelinin 12 aylık tutarına göre belirlendiği ve karar tarihindeki kira bedelinin 12 aylık tutarı karar tarihindeki kesinlik sınırının(2022 için 17.830,00 - TL) altında ise kararın miktar yönünden kesin olacağı-
HMK m. 341/2 kapsamında direnme kararının verildiği tarihi itibariyle miktar yönünden kesinlik sınırının tespitinde, (m. 362/1-a'nın değil) m. 341/2'nin uygulanması gerektiği- Kanun yolu başvuru sınırlarının, başvurulacak kanun yoluna göre değil kararı veren mahkemeye göre belirlenmesi gerektiği- "Yargıtay bozma ilâmına karşı gerek bölge adliye mahkemesi gerekse kanuni düzenleme gereği ilk derece mahkemesinin vereceği uyma veya direnme direnme kararlarına karşı gidilebilecek olan kanun yolunun temyiz kanun yolu olduğu, kanun yolu başvuru sınırlarının kanun yoluna göre değil de kararı veren mahkemeye göre tespit edilmesi gerektiği görüşünün hukuki bir dayanağının bulunmadığı" şeklindeki görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği- Davalının evlilik birliği devam ederken satın almış olduğu arabanın nereden elde edilen parayla alındığı hakkında mahkemeye bilgi sunmadığı, davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve davalı tarafından alınarak bozdurulduğunu şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtladığı anlaşıldığından, ziynet alacağı istemine ilişkin eldeki davanın kabulüne karar verilmesi gerektirdiği-
İşbu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması, yargılama aşamasında hesap bilirkişi raporu alınmak suretiyle davaya konu alacak miktarlarının belirli hâle gelmemesi, varlığı tartışmalı olan bu alacaklar yönünden davacı tarafça talep arttırımı yapılmaması gibi hususlar nazara alındığında varlığı tartışmalı olan ve miktarı belirli hâle gelmeyen dava konusu alacak yönünden miktar itibarıyla kesin olduğundan ve istinaf kanun yolunun kapalı olduğundan söz edilemeyeceği-
HGK. 12.04.2023 T. E: 4-74, K: 333
Geniş (tam) istinaf sistemi- Dar istinaf sistemi- İstinaf sebeplerinin “kamu düzenine aykırılık” ve “taraflarca ileri sürülen” nedenler olarak ayrımı- Davacı idarenin istinaf sebebi olarak sadece zemin bedelinin yüksek belirlendiğine ilişkin itirazları ileri sürdüğü, "yapı bedeline" yönelik herhangi bir itirazda bulunulmadığı anlaşıldığından, kamu düzenine ilişkin olan harç yönünden ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle yeniden karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, yapının alt katının işyeri olması ve merkeze çok yakın durumda bulunması gibi gerekçelerle şerefiye bedeli eklenemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince gerekçeye uygun şekilde ilk derece mahkemesinin kararını kaldırarak yeniden karar verilmesi gerekirken, hem istinaf sebeplerinin reddine, hem de ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilerek şüphe ve tereddüt uyandıracak şekilde hüküm oluşturulması ve tashih kararı ile hüküm fıkrasında esaslı değişiklik yapılmasının hatalı olduğu-
İlk derece mahkemesince bozmaya uyularak işin esasına girilmiş ve yazılı şekilde karar verildiği, ancak aslen temyize konu davadaki özel daire bozma hükmünün, Bölge Adliye Mahkemesince işin esası hakkında ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.2 maddesi kapsamında verilmiş olan karara yönelik olduğundan, özel daire bozma ilamı sonrası yargılama ve hüküm tesis etme yetkisinin Bölge Adliye Mahkemesine ait olacağı - İlk derece mahkemesince yazılı şekilde verilen kararın kaldırılarak, özel daire bozma ilamı sonrasında yargılama yapmak ve bir karar vermek üzere, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiği-