İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati haciz kararları, ve karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmiş olup, kanun koyucunun söz konusu kararları sınırlı bir şekilde saymak sureti ile tek tek belirtmiş olduğu- İlk derece mahkemesince yargılamanın devamı sırasında verilen yukarıda anılan kararlar haricindeki ara kararlara yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurma olanağı bulunmadığı-
HMK m. 341/1 uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi ile ihtiyati tedbir talebinin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek karara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı itiraz hususunun HMK'nun 394. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiği- İhtiyati tedbir kararlarına karşı yapılacak itirazları inceleme yetkisi ilk derece mahkemesine ait olup, HMK'nun 394/5. maddesinde de itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceğinin öngörüldüğü- Ortada ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilmiş bir mahkeme kararının bulunmadığı, bu itibarla davalı vekilinin mahkemenin ihtiyati tedbir kararına yönelik istinaf talebinin reddi ile söz konusu bu dilekçesinin ihtiyati tedbire itiraz dilekçesi kabul edilip bu itirazla ilgili ilk derece mahkemesince HMK'nun 394. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verildiği-
HMK'nun 341. maddesinin 1. fıkrasına göre, İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği; bu maddeden de anlaşıldığı gibi, tedbir / hacizle ilgili istinaf edilebilecek kararların, bu taleplerin reddine ilişkin kararlar ile kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlar olduğu- Davalı vekili tarafından mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin ara karara yönelik süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı, mahkemesince verilen 03/06/2020 ve 08/06/2020 günlü ara kararlarının ise HMK 341. maddesi gereğince istinafa tabi bir karar olmadığından davalı vekili tarafından mahkemenin 03/06/2020 ve 08/06/2020 günlü ara kararlarına yönelik olarak öncelikle mahkemesinde itiraz yoluna gitmesi gerektiği ve mahkemesince duruşmalı olarak bu itirazın incelenmesi ve 'itirazın reddine' karar verilmesi halinde, bu karara karşı 'istinaf başvurusu' yapma imkanı olduğu halde, ihityati haciz kabul kararına karşı doğrudan yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 341/1. ve 352/1. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle manevi tazminat ve kınama kararı verilmesi istemli davada; karar düzeltme incelemesi için gönderilen dava dosyasında verilen karar, Bölge Adliye Mahkemelerinin faaliyete geçtiği tarihten sonra verilmiş olup, karar tarihi itibariyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'da istinaf ve temyiz dışında başkaca bir olağan kanun yolu düzenlenmediğinden, 6100 sayılı HMK'da ve başka özel yasalarda düzenlenmeyen kanun yolu incelemesi yapılmasının mümkün bulunmadığından davacı ve davalı vekilinin karar düzeltme istemli dilekçesinin reddinin gerektiği-
Miras payının devri sözleşmesinin iptali ve miras paylaşım sözleşmesinin iptali davaları maktu harca tabi ise de; Sözleşmenin iptali ve sözleşmenin uyarlanması gibi davalar nispi harca tabi olup davacı tarafça açılan sırf sözleşmenin sahteliğinin tespiti ve iptali davasının da nispi harca tabi olduğu-
İdare mahkemesindeki davası sebebiyle maddi ve manevi olarak zarara uğranıldığının öne sürüldüğü davada, uyuşmazlık konusu miktarın aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti ve manevi tazminat istemiyle birlikte temyiz kesinlik sınırının altında kalması halinde, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulmasının miktar itibariyle mümkün olmadığı-
İlk derece mahkemesince verilen karar istinaf edilmeyen yönlerden kesinleşmiş olup, istinaf edilmeyen konuların temyize getirilemeyeceği-
Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına herhangi bir engel bulunduğu yahut iki mahkeme arasında yargı çevrelerinin sınırlarının belirlenmesinde tereddüt ortaya çıktığı takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için ise Yargıtaya başvurulacağı- İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulacağı-
Anayasa Mahkemesince ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilen karar üzerine, ilk derece mahkemesince artık önceki kararlardan bağımsız olarak Anayasa Mahkemesinin ihlal kararı çerçevesinde yeni ve ayrı bir inceleme yapılması gerektiği- HMK. mad. 374/4 kapsamından bağımsız olarak, bu ilk derece mahkemesinin kararına karşı temyiz yoluna değil; istinaf yoluna başvurulması gerekeceği-
İş hukukunda 'dava şartı olarak arabuluculuğa' ilişkin madde ile diğer düzenlemelerde iş yargısının temeli olan çabukluk, basitlik, emredicilik, zayıfın korunması ve ucuzluk ilkelerinin dikkate alındığı, işçinin, hak ve alacaklarını en kısa sürede ve en basit yoldan almasını sağlamaya yönelik getirildiği anlaşılan bir kurumun, işçinin aleyhine yorumlanması doğru olmayacağı, arabuluculuğa başvurma işçi açısından olduğu gibi işveren açısından da zorunlu olduğu, somut olayda, davanın iş akdinden kaynaklanan işveren alacağının bulunmadığına ilişkin menfi tespit davası niteliğinde olduğu, davacı tarafından arabuluculuk başvurusu yapılmadan dava açıldığı, istinaf mahkemesince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı-