Vekille takip edilen işlerde vekile tebligatın zorunlu olduğu- İcra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için, cezaların şahsiliği kuralı gereğince, icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmesi gerektiği- İcra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, takibin kesinleştirilmesi için takip talebine ve ilama uygun icra emrinin borçlunun ilamda yazılı olan vekiline tebliği gerektiği, mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
3. kişinin birinci haciz ihbarnamesine yasal süresinden sonra itiraz ettiği anlaşıldığından, İİK.nun 89/4. maddesinde öngörülen tazminat davasının şartları oluşmadığı- “Taleple bağlılık” ilkesine aykırılık oluşturacak şekilde davalı şirket yanında diğer davalılar aleyhine de hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Bilirkişi raporu doğrultusunda, mahkemece, İİK. mad. 89 uyarınca açılan tazminat davası kısmen kabul edilmiş ise de, bilirkişi raporuna göre ihbarname tarihinde "borçlunun banka hesabındaki varlığından daha fazla bankanın borçludan alacağı bulunduğu" anlaşıldığından ve alacağın muaccel olmaması üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu anlamına gelmeyeceğinden, üçüncü kişinin (bankanın) alacağı açısından risk mevcut olduğundan, mahkemece, talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesine yaptığı itirazın kaldırılmasını istemesine yasal imkan bulunmadığı-
Şikayet dilekçesinde, İİK mad. 338 uyarınca cezalandırma isteği ile birlikte aynı Kanun'un 89/4. maddesi uyarınca da tazminat isteminde bulunulduğu, aynı Kanun'un 89/4. maddesindeki “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü ile Harçlar Kanunun 32. maddesinde yer alan “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü uyarınca tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği cihetle, şikayetçi vekiline talep edilen tazminat miktarının açıklattırılması ve eksik dava harcını yatırması hususunda süre verilerek ve sanığın savunmasında asıl borçluya karşı Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/480 Esas sayılı alacak davasının olduğunu belirtmesi karşısında dava sonucunun beklenerek sonucuna göre karar verilmemesi, sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekirken tazminata karar verilmesi gerektiği-
Bir taşınmazın haczinin, onu hukuki ve tabii semereleri ile hasılat ve menfaatlerini de kapsayacağı- İİK. mad. 92/3 uyarınca, icra dairesince taşınmazın haczi halinde kiracıya da hacizden haberdar edip, işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini istemesinde ve çıkarılan bu muhtıraya rağmen kira paralarını icra dosyasına yatırmayan kiracının mallarının haczinin istenmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı-
Şikayetçi vekilinin, şikayet dilekçesinde, İİK'nın 338. maddesi uyarınca cezalandırma isteği ile birlikte aynı Kanun'un 89/4. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunması karşısında, mahkemece, İİK'nın 89/4. maddesindeki “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü gözetilerek, şikayetçi vekilinin, İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca tazminat talebi hakkında da hüküm kurulması gerekirken bu konuda hüküm kurulmaması gerektiği-
İİK.'nun 89/4. maddesi hükmü gözetildiğinde; mahkemece, tarafların göstermiş oldukları belge ve deliller toplandıktan, 3. kişiye kesin süre verilerek defter ve belgelerinin ibrazı sağlandıktan sonra, üçüncü kişinin defter ve belgeleri ile alacaklı vekili tarafından bildirilen vergi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, 1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun, üçüncü kişi nezdinde mevcut ve muaccel bir alacağının var olup olmadığı, var ise miktarı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece; öncelikle İİK. madde 89/1 gereği haciz ihbarnamesi tebliğ edilen 3. kişi ile aleyhine dava açılan kişi arasında herhangi bir hukuki bağı olup olmadığı, itiraz edenin maddi bir hata gereği itirazında davalı olarak gösterilen kişinin ismini yazıp yazmadığı ve davalının da bu yönde itirazlarının var olup olmadığı araştırılarak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İcra emrinin vekil varken asile tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu ve bu durumda mahkemece, icra emrinin vekile tebliği suretiyle eksikliğin ikmali yönünde hüküm kurulması gerektiği-