“Gerçeğe aykırı beyanda bulunmak” suçuna ilişkin olarak kurulan hükme yönelik yapılan incelemede; sanığa isnat edilen suçun cezasının Kanunda öngörülen üst haddine göre davanın, 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık olağan zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi olan 25/12/2009 tarihinden itibaren inceleme tarihine kadar olağan zamanaşımı süresinin 25/12/2017 tarihinde dolduğunun ve bu tarihe kadar zamanaşımı süresini kesen başka bir nedenin bulunmadığının anlaşılması nedeniyle sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 CMK'nun 223/8. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi vekilinin icra dosyasında 17.09.2010 tarihinde işlem yaptığı ve bu talebi ile sanığın birinci haciz ihbarnamesine yaptığı itirazı öğrendiği, bu sebeple 07.02.2011 tarihli şikayetinin, İİK'nın 347. maddesinde belirtilen fiilin öğrenilmesinden itibaren 3 aylık süre geçtikten sonra olduğu ve ... İcra Ceza Mahkemesince şikayetçinin şikayet hakkının düşürülmesi gerektiği-
Bankadaki mevduatın, menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi, İİK'nin 89. maddesindeki uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebileceği- Bu takdirde İİK'nin 89. ve bunu izleyen maddelerde yazılı hukuki sonuçlar doğacağı- İİK'nin 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi Bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, alacaklı İİK'nin 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK'nin 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği- Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesi ise, İİK'nin 96/1 uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürünün istihkak prosedürünü düzenleyen İİK’nin 96-97 maddelerinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerekeceği-
Tazminat talebinin reddi kararına yönelik yapılan incelemede, asıl borçlu ile alacaklı arasındaki ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/953 Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasının sonucunun kesinleşmesi beklenilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde tazminat talebinin reddi kararı verilmesinin isabetli olmadığı-
Tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği de gözetilerek nisbi peşin harç tamamlattırılıp, yargılamaya devam edilerek, birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle üçüncü şahıs “ ...’ın ” kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı hususunda her iki tarafa ait ticari defter ve belgeler ile ... 1. İcra Müdürlüğü 2015/2632 esas sayılı takip dosyası da dikkate alınarak bilirkişi raporu düzenlettirilip sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği-
Üçüncü şahsa gönderilen haciz ihbarnamelerinde, üçüncü şahıs müddeti içinde itiraz eder ve fakat alacaklı, üçüncü kişinin cevabının aksini ispat ederse hem yanlış beyan vermekten cezalandırılıp hem de ayrıca tazminata hükmedilmekle; Harçlar Kanunu'na göre tazminata ilişkin yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği-
Tüzel kişinin sanık olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğu- Tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için yargılama harcının yatırılması gerektiği-
Somut uyuşmazlıkta; dava dosyası içeriğine göre, borçlu şirketin borca ve faize itiraz etmesi nedeniyle hakkındaki icra takibi durdurulmuş olup, alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının ise dava dosyasından gönderilen yazısına göre henüz kesin sonuca bağlanmadığı, dolayısıyla davalı üçüncü şahıs hakkında haciz ihbarnamesine itiraz tarihinde kesinleşmiş bir alacak bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında açılan ''Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunma'' suçuna ait davanın “düşmesine” karar verilmesi gerektiği-
Birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle sanığın asıl takip borçlusuna ödemesi gereken kesinleşmiş ve muaccel kira borcunun ne kadar olduğu belirlenerek bu miktar kadar tazminata hükmedilmesi gerekirken birinci haciz ihbarnamesi miktarınca tazminata mahkum edilmesinin hatalı olduğu-
Sanığın 28//05/2012 tarihinde usulüne uygun mal beyanında bulunduğu, mal beyanında belirtilen taşınmazların miktarı ile keşif sonucu alınan bilirkişi raporundaki miktarın farklı olmasının, tamamen yerel ölçülerden kaynaklandığı sanığın suç işleme kastı ile hareket etmediğinin anlaşılması karşısında beraatine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin isabetli olmadığı-