Bankadaki mevduatın, menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile haczedilebileceği gibi, İİK'nin 89. maddesindeki uygun olarak düzenlenen haciz ihbarnamesi ile de haczedilebileceği- Bu takdirde İİK'nin 89. ve bunu izleyen maddelerde yazılı hukuki sonuçlar doğacağı- İİK'nin 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi Bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi, haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, alacaklı İİK'nin 89/4. maddesi uyarınca üçüncü kişinin cevabının aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü kişinin İİK'nin 338/1. maddesi hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebileceği- Üçüncü kişinin haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde rehin hakkı bulunduğunu ileri sürmesi ise, İİK'nin 96/1 uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürünün istihkak prosedürünü düzenleyen İİK’nin 96-97 maddelerinde yazılı kurallara göre işlem yapması gerekeceği-
Tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği de gözetilerek nisbi peşin harç tamamlattırılıp, yargılamaya devam edilerek, birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle üçüncü şahıs “ ...’ın ” kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı hususunda her iki tarafa ait ticari defter ve belgeler ile ... 1. İcra Müdürlüğü 2015/2632 esas sayılı takip dosyası da dikkate alınarak bilirkişi raporu düzenlettirilip sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği-
Üçüncü şahsa gönderilen haciz ihbarnamelerinde, üçüncü şahıs müddeti içinde itiraz eder ve fakat alacaklı, üçüncü kişinin cevabının aksini ispat ederse hem yanlış beyan vermekten cezalandırılıp hem de ayrıca tazminata hükmedilmekle; Harçlar Kanunu'na göre tazminata ilişkin yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği-
Tüzel kişinin sanık olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olduğu- Tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için yargılama harcının yatırılması gerektiği-
Somut uyuşmazlıkta; dava dosyası içeriğine göre, borçlu şirketin borca ve faize itiraz etmesi nedeniyle hakkındaki icra takibi durdurulmuş olup, alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasının ise dava dosyasından gönderilen yazısına göre henüz kesin sonuca bağlanmadığı, dolayısıyla davalı üçüncü şahıs hakkında haciz ihbarnamesine itiraz tarihinde kesinleşmiş bir alacak bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında açılan ''Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunma'' suçuna ait davanın “düşmesine” karar verilmesi gerektiği-
Birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle sanığın asıl takip borçlusuna ödemesi gereken kesinleşmiş ve muaccel kira borcunun ne kadar olduğu belirlenerek bu miktar kadar tazminata hükmedilmesi gerekirken birinci haciz ihbarnamesi miktarınca tazminata mahkum edilmesinin hatalı olduğu-
Sanığın 28//05/2012 tarihinde usulüne uygun mal beyanında bulunduğu, mal beyanında belirtilen taşınmazların miktarı ile keşif sonucu alınan bilirkişi raporundaki miktarın farklı olmasının, tamamen yerel ölçülerden kaynaklandığı sanığın suç işleme kastı ile hareket etmediğinin anlaşılması karşısında beraatine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Öncelikle sanığa ve borçlu şirkete ait ticari defterler ve kayıtlar bulunduğu yerden temin edilerek, karşılaştırmalı olarak bunlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, inceleme ve karşılaştırma sonucu, birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibariyle sanığın borçlu şirkete şahsi ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayini ve tazminat konusunda karar verilmesi gerekeceği-
Sanık tarafından mal beyanı bildiriminin süresinde verilmediği anlaşılmakla, gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçu oluşmayacağı-
Suça konu haciz ihbarnamesine itirazın vekil tarafından yapılması nedeniyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği- Birinci haciz ihbarnamesinin tebliği tarihi itibariyle üçüncü şahsın asıl borçlu firmaya kesinleşmiş ve muaccel bir borcu bulunup bulunmadığı hususunda her iki tarafa ait ticari defter ve belgeler ile aralarındaki sözleşme hükümleri gözönüne alınarak bilirkişi raporu düzenlettirilip sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği-