Tazminat ve cezalandırma istemiyle birlikte açılan davanın davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılacağı gözetilerek, tazminat talebi hakkında icra mahkemesince olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olacağı-
Temyiz davasının esastan reddi ile beraat hükmünün onanmasına karar verilerek kararın bu yönden kesinleşmesine rağmen yeniden bu hususta kurulan beraat hükmünün yok hükmünde olduğu- Tazminat istemi ile ilgili olarak istihkak davasına ilişkin kararın kesinleşme hususu tespit edilerek, kararın kesinleşme şerhli bir suretinin dosya içerisine alınarak sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerektiği-
İcra takibine yönelik yapılan itirazların sonucunun araştırılarak, takibin kesinleşip kesinleşmediği hususunun tespit edilmesi gerekeceği-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.03.1972 gün 1970/496 esas 162 sayılı kararında da belirtildiği gibi, İcra Mahkemesine İİK’nın 89/4 ve 338/1. maddeleri uyarınca hem tazminat hem de cezalandırma istemiyle birlikte açılan davada, icra hakimi davanın niteliğine göre hem hukuk ve hem de ceza hakimi sıfatına haiz bulunmakta olup, mahkeme sıfatının tayininde öncelikle cezalandırma isteğinin göz önünde tutulması gerektiği, tazminat ve cezalandırma istemiyle birlikte açılan davalara ceza mahkemesi sıfatıyla bakılacağı-
Şikayetçi vekilinin, 06/11/2015 havale tarihli şikayet dilekçesinde, İİK'nın 338. maddesi uyarınca cezalandırma isteği ile birlikte aynı Kanun'un 89/4. maddesi uyarınca tazminat isteminde bulunması karşısında, mahkemece, İİK'nın 89/4. maddesindeki “İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.” hükmü gözetilerek, Harçlar Kanunun 32. maddesinde yer alan “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü uyarınca tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği de gözetilerek, nisbi peşin harç tamamlattırılıp, şikayetçi vekilinin, İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca tazminat talebi hakkında da hüküm kurulması gerekeceği-
Bilirkişinin 11/06/2014 tarihi itibariyle hesap bakiyesinde bulunduğunu belirttiği 200.020,56 TL bakiye paranın ihbarnameye itiraz tarihi olan 03/03/2014 ve 06/03/2014 tarihlerinden önceki bir tarihte mi yoksa sonraki bir tarihte mi hesaba girdiğinin bilirkişi marifetiyle tespiti gerektiği-
Şikayet tarihi nazara alındığında İİK'nın 347. maddesinde belirtilen öğrenmeden itibaren üç aylık sürenin geçmediği anlaşılmakla; yargılamaya devamla davanın esası incelenerek sonucuna göre hukuki durumun takdiri gerekeceği- Tazminata ilişkin dava ile ilgili olarak yargılamanın yapılabilmesi için harcının yatırılması gerektiği de gözetilerek, nisbi peşin harç tamamlattırılıp, şikayetçi vekilinin, İİK'nın 89/4. maddesi uyarınca tazminat talebi hakkında da hüküm kurulması gerekeceği-
Mahkemece, İİK 89/1. maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesinin 3. kişiye tebliği tarihi itibariyle, 3. kişi kooperatif ile icra dosyasının borçlusu olan şirket arasındaki ticari borç alacak ilişkisinin ortaya çıkartılması amacıyla, her iki tarafa ait defter ve belgeler ile varsa cari hesap ekstrelerinin, kesilen karşılıklı fatura ve ödeme belgelerinin üzerinde karşılaştırmalı bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, sadece 3. şahıs kooperatifin defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak sanık hakkında beraat kararı verilemeyeceği-
12. HD. 01.10.2019 T. E: 3729, K: 13798-
Sanıkların eyleminin İİK'nın 338/1. maddesi kapsamında olduğu ve zamanaşımının en son kesildiği 27.12.2010 tarihli sanık ...’nun mahkeme huzurunda alınan savunması ile inceleme tarihi arasında zamanaşımını kesen herhangi bir hüküm ve işlem bulunmaması nedeniyle, TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğunun anlaşılmasının bozmayı gerektirdiği-