İlk derece mahkemesince davalı erkek, eşine sözel, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı gerekçesiyle tam kusurlu kabul edilerek davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedildiği, davalı erkeğin istinaf talebi üzerine bölge adliye mahkemesince, davacı kadının eşinden habersiz çocuk aldırdığı ve çıkan tartışmada evden ayrıldığı, kadının tam kusurlu olduğu kabul edilerek davacı kadının tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının eşinden habersiz çocuk aldırdığının; davalı erkeğin ise eşine psikolojik ve sözel şiddet uyguladığının anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu- Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmayacağı, toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, davacı kadının herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleştiğinden, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekeceği-
Davacı-davalı kadının, çalışma durumunun, ne zaman çalışmaya başladığının, çalışıyor ise işinin sabit ve gelirinin sürekli olup olmadığının ve kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda bulunup bulunmadığının araştırılarak kadın lehine Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilip, gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- ilk derece mahkemesince, davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulüne ilişkin verilen kararın, davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf edilmemek suretiyle kesinleştiği, bu nedenle, istinaf incelemesi neticesinde bölge adliye mahkemesince erkeğin boşanma talebi yönünden "Karar verilmesine yer olmadığına" yönünde karar verilmesi gerekir iken, "Erkeğin boşanma talebinin reddi" yönünde karar verilmesinin doğru olmadığı-
2. HD. 02.05.2019 T. E: 2018/5889, K: 5259-
Davacı-karşı davalı kadının, eşinin yatalak ve bakıma muhtaç halde olmasına rağmen kendisine bakmaması, davalı-karşı davacı erkeğin ise sürekli küfür ve hakaret ile şiddete teşebbüs olarak gerçekleşen davranışlarının, tarafların eşit düzeyde kusurlu olduğunu gösterdiği-
2. HD. 01.04.2019 T. E: 2205, K: 3731-
Boşanma yönünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebileceği- Kadın boşanmaya sebep olan olaylarda, tam kusurlu olduğundan lehine yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-
Davacı-karşı davalı kadının istinaf kanun yoluna başvurmadığının, ilk derece mahkemesince yüklenen "Hakaret, aşırı kıskanç tavırlar sergilediği ve eşine eski sevgilim M. gibi sarılıyorsun" kusurlarını kabul ettiğinin anlaşıldığı, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kadına terk ihtarı gönderdiği, kadının kusursuz olduğu yönündeki belirlemesi ve yine tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek kendi içinde çelişki oluşturması doğru olmadığı gibi; ilk derece mahkemesince erkeğe yüklenen "Eşi ile yaşamak istemediği, eşiyle birlikte yatmak istemediği, ayrı yattığı, eşini dövdüğü" kusurlarının duyuma dayalı olup kanıtlanamadığı, gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı-karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekeceği- Boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı kadın ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışın aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, Türk Medeni Kanıınu'nun 174/1-2. maddesi koşullarının erkek yararına oluştuğu- Davacı-karşı davalı kadın ağır kusurlu olup yararına TMK'nın 175. madde koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği-
2. HD. 26.02.2019 T. E: 2018/2228, K: 1649-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek ağır kusurlu olup, erkeğin bu kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarını zedeler nitelikte olduğu, kadın lehine kusurun ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği- Mahkemece kolluk marifetiyle yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağına göre, davacının işten yeni ayrıldığının, abisinin yanında sessiz kaldığının bildirildiği, kadının ise dava dilekçesinde eşinden dolayı işten çıktığını beyan ettiğinin ve mahkemece de kadın çalıştığı için yoksulluk nafakasına hükmedilmediğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında kadının bir işte çalışıp çalışmadığı hususunda dosya kapsamına göre çelişkinin mevcut olduğu, bu bağlamda mahkemece, davacı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise düzenli bir işi ve kendisini yoksulluktan kurtaracak sürekli bir gelirinin olup olmadığı, işten çıkmış ise işten kendi isteği ile mi ayrılıp ayrılmadığı hususları irdelenmeden eksik incelemeyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Erkeğin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez ise de, sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı erkeğin herhangi bir geliri ve malvarlığının olmadığı anlaşıldığından ve kendi yoksul olan kişi nafaka ile yükümlü tutulamayacağından, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-