Evliliğin nikah akdi ile kurulacağı, nikah akdi yapıldıktan sonra eylemli olarak evlilik birliği kurulmasa bile, evlenme akdinin taraflarının (eşler) evlenmenin hükümlerine tabi olacağı, toplanan delillerden; davalı-davacı kadının, davacı-davalı eşinin ekonomik gücünü aşan eşyalar istediği, kayınvalidesine “şizofren” dediği, davacı-davalının da eşini sürekli aşağıladığı, hakaret ettiği, kolunu çekip bileğini kıvırdığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, nikahtan sonra yapılması kararlaştırılan düğünü iptal ettiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı-davacı kadın da kusurlu olmakla birlikte davacı-davalı kocanın daha ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı-
Şarta bağlı feragatin davayı sona erdirmeyeceği-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı-
Müşterek çocukların velayeti hususunda alınan bilirkişi raporunda velayetin davacı anneye verilmesinin müşterek çocukların yararına olacağı belirtilmiş, müşterek çocuklar da bilirkişiye verdikleri beyanlarında anneleriyle kalmak istediklerini açıkça ifade etmiş olmalarına rağmen velayetin anne yerine davalı babaya verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı-davacı kadının iki katlı evinin, arsasının bulunduğu, kendine ait evde oturduğu ve emekli geliri olarak düzenli ve sabit gelirinin bulunduğu için yoksulluğa düşmeyeceğinden nafaka talebinin reddinin gerektiği- Maddi ve manevi tazminat hesaplanırken tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaatin dikkate alınması gerektiği-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmaması gerekeceği-
Davacı-karşılık davalının, çalışmakta iken boşanma davası sırasında kendi isteğiyle işinden ayrıldığının ve mali durumunun kocaya göre daha iyi durumda olduğunun anlaşıldığı, bu husus gözetilmeden davacı-karşılık davalı yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesinin doğru olmadığı-
Toplanan delillerden, velayet sahibi davalı-davacı annenin evlilik dışı olarak Isparta'da bir başka erkekle birlikte yaşamaya başladığının, bu kişiden iki çocuğu olduğunun, velayet davasına konu çocuğunu Kırıkhan'a annesinin yanına gönderdiğinin; çocuğa yeterince bakılmadığı gibi, gelişiminin de yetersiz kaldığının anlaşıldığı, velayet kamu düzeniyle ilgili olmakla, velayet düzenlemesini etkileyecek gelişmelerin hüküm verilinceye kadar değerlendirilmesinin gerekeceği-
Toplanan delillerden; tarafların uzun süredir fiilen ayrı yaşadıklarının ve her ikisinin de diğeriyle beraber yaşamaktan kaçındığının ve evlilik birliğine ilişkin görevlerini karşılıklı olarak yerine getirmediklerinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin, tarafların eşit kusurlu davranışlarıyla temelinden sarsıldığının kabulünün gerekeceği-
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği-