Davacı kadın yoksulluk nafakası istemiş, ne miktar olduğunu belirtmediğinden mahkemece davacının ne kadar yoksulluk nafakası istediğinin açıklattırılması ve yargılamaya devam ederken davacı kadının işe girdiği iddiasının da kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmadığı araştırılmasının gerekceği-
Davalı-davacı kadının karşı dava dilekçesinde boşanma talebi olmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. madde kapsamında maddi ve manevi tazminat ile Türk Medeni Kanunu’nun 175. madde kapsamında yoksulluk nafakası talep ettiği, bu isteklerin açılan boşanma davası içerisinde boşanmanın fer'i (eki) olarak istenebileceği gibi, dava açılması suretiyle de istenebileceği, ancak boşanmanın fer'i (eki) olan bu istekler için dava yoluyla talep edilmesi tercih edildiği takdirde; gerekli nispi peşin harcın yatırılmasının gerektiği, başvurma harcı yatırılmakla birlikte, istenen tazminatlar toplamı ile yoksulluk nafakasının bir yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nispi peşin harcın yatırılmadığının görüldüğü, harca tabi davalarda nispi peşin harç tamamlanmadan izleyen yargılama işlemlerinin yapılamayacağı-
Davalının özel bir şirkette sigortalı olarak çalışmakta iken dava sırasında kendi isteğiyle işinden ayrıldığı ve bankada ( 48.484 TL. ) tutarında nakit mevduatının bulunduğu, Sosyal Güvenlik Kurumundan elde edilen sorgulama tutanakları ile banka hesap hareketleri pusulasından anlaşıldığından davalı yararına yoksulluk nafakası takdir edilemeyeceği-
Davacı kadının çalıştığı düzenli ve sürekli gelirinin bulunduğu ve tarafların gelirlerinin de eşit olduğu anlaşıldığından Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşullarının oluşmadığı-
Zorunlu askerlik görevini yaparken hiçbir geliri, paraya çevrilecek malı ve serveti bulunmayan koca, nafaka ile yükümlü olmayıp (12.12.1966 gün ve 5/11 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı); yargılama sırasında davalı kocanın askerlik hizmetine başladığı anlaşılmakla, davalının askerliğe başladığı ve terhis edildiği tarihler belirlenerek, bu döneme ilişkin olarak nafakayla yükümlü tutulmaması gerekeceği-
Davalı-davacı kadın memur olarak çalışmakta olup; düzenli bir işi ve yeterli geliri bulunmakla yoksulluğa düşmeyeceği ve Türk Medeni Kanununun 175.madde koşullarının oluşmadığı-
Mahkemece zabıta araştırmasıyla davacı kadına babasından kaldığı beyan edilen gelir ile taşınmazların değerleri, ayrıca var ise bu taşınmazların gelirinden davacı kadının hissesine düşen miktarın boşanma halinde davacı kadını yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı tespit edilerek çelişkili durum giderilmeden eksik araştırma ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin de doğru olmadığı-
Davacı-davalının (koca) eşine basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde fiziki şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, davalı-davacı (kadın) da, kocasına sürekli olarak " bunak" "tipim değilsin, sen yaşlısın " gibi sözler söylediği, bu suretle devamlı aşağıladığı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında taraflar aynı oranda kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmek mümkün olmadığından davalı-davacının (kadın) daha fazla, kocanın ise hafif kusurlu kabul edilmesi, doğru olmamış, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşen kadın yararına kocanın mali gücü ile orantılı, uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edilmesi gerekeceği-
Davacı, düzenli ve yeterli bir geliri bulunan işte çalışmaktayken, boşanma davasının açılmasından sonra kendi isteğiyle işten ayrıldığından davacının yoksulluğa düşmesine boşanma kararı verilmesi etkili olmamış; Türk Medeni Kanununun 175. maddesindeki yoksulluk nafakasına hükmedebilme koşulları oluşmadığından davacının yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının diğer tarafa göre daha ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, hal böyle iken mahkemece taraflar eşit kusurlu kabul edilip, davalı-davacı kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin usul ve yasaya aykırı olduğu-