Tedbir nafakasına hükmün kesinleşmesine kadar yoksulluk nafakasına da hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren karar verilmesinin gerekeceği-
Bir kimsenin taşınmazlarının bulunmasının yüksek miktarda nafaka ödeyebilecek gücü olduğunu göstermeyeceği; ödeme gücü araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı-davacı kadının gerçekleşen eylemlerinin, kocanın kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olup, manevi tazminatı gerektireceği, boşanmada kusuru bulunmayan davacı-davalı koca yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken reddinin aykırı olacağı, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olan davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği, davalı-davacı kadının müşterek konutu kendiliğinden terk etmesi ve ayrı yaşamakta haklılığını ispatlayamaması halinde tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadının, davalı kocaya oranla daha ağır kusurlu olup, davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olmayıp, bozmayı gerektireceği-
Davacı kadın nafaka talebinden feragat ettiğini bildirdiğinden hükmün nafakaya ilişkin olarak bozulmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığının, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığının, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı, o halde, davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddinin doğru görülmediği-
Davacı devlet memuru olarak çalıştığı ve asgari ücretin iki katını aşan tutarda (aylık 1.500 TL.civarında) düzenli sürekli ve yeterli gelirinin bulunduğundan davacının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmediğine göre, yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekeceği- Nafaka yükümlüsünün mali gücü, kişi boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek ise, nafakanın miktarını belirlemede önem taşıyacağı-
Davacı-davalı kocanın eşini ailesine bıraktığı, davalı-davacı kadının ise eşine şiddet uyguladığı; davalı-davacı kadının boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğu gerçekleştiğine göre yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekeceği-
Davacı kadının dava dilekçesindeki "... nafaka ve sair hiçbir şey istemiyorum..." açıklamasının yoksulluk nafakası yönünden feragat niteliğinde olduğu, feragatten dönülemeyeceği-
Toplanan delillerden; davalı kocanın davacı eşine karşı fiziksel şiddete başvurduğunun, onu ortak konuttan kovduğunun ve eşine hakaret ettiğinin; buna karşılık davacı kadının da güven sarsıcı davranışlar içine girdiğinin, birlik görevlerini ihmal ettiğinin ve kocasına hakaret ettiğinin anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulünün gerekeceği, durum böyleyken, mahkemece davacının ağır kusurlu olduğunun kabulünün ve bu kusur belirlemesi nedeniyle Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesindeki kusurluluğa ilişkin koşulun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-