Ayırt etme gücünden yoksun olan kişilerin tasarruflarının geçersiz olduğu-
Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada kişinin, sözleşmeden sonra sözleşme ehliyetine hak kazanması, sözleşmeye geçerlilik vermeyeceği gibi sözleşme yapma ehliyetinin sonradan kaybedilmiş olması da o sözleşmeyi geçerli kılmaz. Bu nedenle 04.09.2012 tarihli sağlık kurulu raporu gözönünde bulundurularak yeniden davalının 31.01.2013 tarihli dilekçesinde belirttiği ve gerekçeli kararın tebliğ edildiği yeni adresine hastaneye sevkinin sağlanması yönünden usulüne uygun tebligat yapılıp neticesine göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymaması ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşullarından yoksun bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği- Davalıya yapılan temlikin miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerektiğinden ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinin önemli olduğu, bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılması gerektiği-
Ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı terekeye iade isteği ile açılan tapu iptal ve tescil davalarında öncelikle iştirakin sağlanması zorunluluğunun gözetilmesi, davaya katılmayan mirasçıların olurunun alınması yada miras şirketine Medeni Kanunun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, böylelikle davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi, daha sonra murisin temlik tarihi itibariyle ehliyetli olup olmadığının saptanması bakımından Adli Tıp Kurumundan rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Ehliyetsizlik, hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada, öncelikle hukuki ehliyetsizlik iddiasının incelenmesi,akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde diğer iddialarının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir. Miras bırakanın işlem tarihinde hukuki işlem ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulundan rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına neden olacağı-
Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı-
Tamamıyla ehliyetsiz bir kimsenin bütün hukuki muamelelerinin faydalı olsun veya olmasın batıl olacağı; butlanın, ilgili olan herkes tarafından bir süre sınırlaması olmaksızın ileri sürülebileceği-
Temyiz kudreti bulunmayan kişinin yaptığı işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı, karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı, temyiz kudretinin nisbi bir kavram olduğu, kişiye, işlem ve eyleme göre değişeceği ve bu nedenle ehliyetsizliğin ancak uzman bilirkişi raporları ile saptanabileceği–
Bağış tarihi itibariyle miras bırakanın ehliyetli olup olmadığının saptanması, bakımından tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderilmesi, bağış tarihi itibariyle miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun saptanması halinde ise, muvazaa iddiası yönünden, çekişme konusu taşınmazın davalıya temlikinin satış değil kayıtsız şartsız bağış olduğu ve bu durumda 1.4.1974 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının olayda uygulanma yerinin bulunmadığı gözetilerek, davacının terditli isteği olan tenkis isteği değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-