Davanın açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesinin, genel yetkili mahkeme olacağı-
Borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması halinde, bu borçlulardan birinin ikametgahında takibin başlatılabileceği ve diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacağı hususları anılan hükümlerde belirtilmişse de, yetki itirazında bulunan borçlular dışındaki diğer borçluların ikametgahlarının takibin yapıldığı yerde olmadığı anlaşıldığından, her bir borçlu için ayrı ayrı yetki itirazında bulunularak ve her bir borçlu yönünden tek yetkili icra dairesinin gösterildiği nazara alınarak yetki itirazının esasının incelenmesi gerekeceği-
Borçlunun yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmesi halinde, alacaklının aynı Kanunun 67/1. maddesi uyarınca merci hakimliğine başvurabileceği gibi, dilerse mahkemede itirazın iptali davası da açabileceği, mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tespit etmesi halinde, itirazın iptali davasının bu nedenle reddine karar vermesi gerektiği-
Dayanak olarak “Genel Kredi Sözleşmesi” gösterilen icra takibinde ve dosyaya biri 2008 tarihli diğeri 2012 tarihli olmak üzere iki adet Genel Kredi Sözleşmesi delil olarak sunulduğu, her iki sözleşmede de İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartının bulunduğu, davalı şirket vekili sözleşmelerdeki imzayı inkar ettiğinden, öncelikle davacı vekiline hangi sözleşmeye dayandığı hususu açıklattırılarak daha sonra dayanılan sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünden imza incelemesi yaptırılarak icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hadise şeklinde incelenip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Çeke dayalı olarak, borçlunun ikametgâhının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde takip başlatılmasının mümkün olduğu, yetki itirazında bulunan borçlunun yetkili icra dairesini doğru olarak göstermesinin gerekeceği-
Takip dayanağı alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkinin borçlu tarafından kabul edilmediği, öte yandan, alacaklı tarafından da borçlu ile arasındaki hukuki ilişkinin varlığının kanıtlanamadığı, hal böyle olunca, alacaklının bu hukuki ilişkiye dayanarak kendi yerleşim yerinde takip yapmasına yasal olanağın olmadığı-
Yetkili icra dairesinde takip yapılmasının itirazın iptali davasının koşullarından birisi olduğu, dava koşullarının bulunup bulunmadığının mahkemece re'sen inceleneceği-
Yetki itirazının, esasa ilişkin itirazla birlikte yapılması gerektiği- İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesinin inceleneceği- Yetkiye itiraz edilirken, borçlu tarafından, yetkili icra dairesinin “açıkça” belirtilmesinin zorunlu olduğu, aksi halde itirazın usulsüz olduğunun kabul edileceği-
Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin (icra dairesinin) de yetkili olduğu-
Yerel mahkemece icra dairesinin yetkisine ve mahkemenin yetkisine yapılan itiraz konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davanın esası hakkında karar verilmemesi gerekeceği-