Takip dayanağı bononun tanzim yerinin ve muteriz borçluların adresinin Ankara olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçlulara tebliğ edildiği görüldüğünden, takibe konu bonoda Sinop İcra dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olsa da gerek lehtar gerekse keşideci borçlunun tacir olduğu ispat edilemediğinden, takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçersiz olacağı-
Keşidecisi ve lehtarı limited şirket olan takibe konu bonoda Ankara İcra Daireleri'nin yetkisinin kabul edildiği, tarafların kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili icra dairelerinin de yetkisini devam ettirmek istedikleri yönünde bir ibarenin bonoda bulunmadığı, dolayısıyla yetki sözleşmesinin geçerli olduğu, avalist borçlu ise, tacir olmadığından HMK.nun 17. maddesi uyarınca yapılan yetki sözleşmesinin kendisini bağlamayacağı-
Öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip somut olay bakımından dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan işin esasına girilmemesi gerekeceği-
Takibe konu bonolarda Samsun İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması yetki sözleşmesi niteliğinde olup, HMK.nun 448. maddesi gereğince, bu kanun hükümlerinin tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla, derhal uygulanacağı dikkate alınarak, keşideci gerçek şahıs olduğundan, takip tarihi olan 12.02.2014 itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçersiz olacağı-
İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerin, icra takibi için yetkili hale gelmeyeceği-
İİK’nun 261. maddesinin ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği, icra takibi yönünden icra dairesinin yetkisinin anılan maddede belirlenmediği, yetki konusunda İİK’nun 50. maddesi atfı ile HMK’nın genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği-
Mahkemece bir kısım borçluların adresi Bursa olup, bu borçlular yönünden Bursa İcra Müdürlüklerinin yetkisinin kesinleştiği gerekçesiyle yetki itirazının reddine karar verilemeyeceği, borçlu şirketin itiraz tarihi itibariyle bahsi geçen borçlulara ve diğer borçlulara yapılan bir ödeme emri tebligatı bulunmadığından Bursa İcra Müdürlüğü'nün yetkisi kesinleşmeden muteriz borçlu şirket tarafından yetkiye itiraz edildiğinden, HMK'nun 7/1 maddesi uyarınca borçlunun birden fazla olması halinde bunlardan birinin yerleşim yerinde takibin yapılabileceği ilişkin hükmün uygulanamayacağı-
İlamlı icra takibi başlatabilecek olan alacaklı bunun yerine ilamsız icra ile takip başlatmak istemesi, borçlunun icranın geri bırakılması kararı alarak takibi durdurmasını bertaraf etmek veya ilamın bozulması halinde takibin durmasının ve sonrasında alacağın olmadığı ya da daha az olduğunun ilamla belirlenmesi halinde icranın iadesinin yolunu kapatmak olarak değerlendirileceği- İlamlı icra takibi yapabilecek iken ilamsız icra takibi yapılması dürüstlük kuralına aykırı olacağı- İlama dayalı olarak ilamsız icra takibi yapılamayacağı ve bu durumun kendiliğinden dikkate alınacağı-
Takip dayanağı bonolarda tanzim yerinin ve muteriz borçlunun adresinin Ataşehir olduğu, ödeme emrinin de bu adreste borçluya tebliğ edildiği görüldüğünden takibe konu borçlarda İstanbul Mahkemelerinin (İcra Dairelerinin ) yetkili olduğunun belirtilmesi yetki sözleşmesi niteliğinde ise de, borçlunun tacir olmadığı anlaşıldığından takip tarihi itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK'nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinin geçersiz olacağı-
İİK.nun 261. maddesinin ihtiyati haciz kararının infaz edilmesi gereken yeri belirlediği, icra takibi yönünden icra dairesinin yetkisinin anılan maddede belirlenmediği, yetki konusunda İİK. 50 ile HMK' nın genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği-