Mal bedeline ilişkin faturalara dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasının niteliği itibariyle bir miktar para alacağına ilişkin olduğu ve bu durumda, TBK. mad. 89/1 ve HMK. mad. 10 uyarınca, alacaklı davacı şirketin muamele merkezinin bulunduğu yer icra dairesi ve mahkemesinin yetkili olduğu- Dava konusu icra takibi ne davacı şirketin muamele merkezinde ne de genel yetki kuralı çerçevesinde davalının ikametgahı olan yerde başlatılmadığından, davalının icra dairesine yönelik yetki itirazı kabul edilerek takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati hacizde yetki itirazının borçlunun hazır olduğu hallerde borçlu tarafından yapılması, borçlunun yokluğunda verilen kararlarda ise İİK'nın 265. maddesi gereğince borçlunun yaptığı itirazda ileri sürülmesi gerektiği-
Muteriz borçlu, diğer borçlu yönünden takip kesinleştikten sonra yetki itirazında bulunduğundan, mahkemece yetki itirazının reddi ile borçlunun diğer itirazlarının incelenmesi gerektiği-
İhtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkin davada, yetkisizlik nedeniyle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilse de, borçlulardan ikisinin ikametgahı aynı olup, diğer borçlunun ikametgahının farklı olduğu, çek borçlularından birinin ikametgahında ihtiyati haciz talep edip, diğer 3 borçlu için icra takibi başlatılmasında usul ve yasaya uymayan bir yön olmadığı-
Takip tarihi itibari ile borçlunun adresi İstanbul Anadolu Adliyesi yargı çevresi içinde olmakla, alacaklının borçlunun ikametinin bulunduğu genel yetkili icra dairesinde takip başlattığı, takibin başlatılmasından sonra yerleşim yerinin değiştirilmesinin bir öneminin bulunmadığı-
Davanın açıldığı tarihte davalı gerçek ve tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesinin, genel yetkili mahkeme olacağı-
Borçlulardan birinin ikametgahındaki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması halinde, bu borçlulardan birinin ikametgahında takibin başlatılabileceği ve diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacağı hususları anılan hükümlerde belirtilmişse de, yetki itirazında bulunan borçlular dışındaki diğer borçluların ikametgahlarının takibin yapıldığı yerde olmadığı anlaşıldığından, her bir borçlu için ayrı ayrı yetki itirazında bulunularak ve her bir borçlu yönünden tek yetkili icra dairesinin gösterildiği nazara alınarak yetki itirazının esasının incelenmesi gerekeceği-
Borçlunun yetki itirazı ile birlikte borcun esasına da itiraz etmesi halinde, alacaklının aynı Kanunun 67/1. maddesi uyarınca merci hakimliğine başvurabileceği gibi, dilerse mahkemede itirazın iptali davası da açabileceği, mahkemenin önce icra dairesinin yetkili olup olmadığını incelemesi, icra dairesinin yetkili olmadığını tespit etmesi halinde, itirazın iptali davasının bu nedenle reddine karar vermesi gerektiği-
Dayanak olarak “Genel Kredi Sözleşmesi” gösterilen icra takibinde ve dosyaya biri 2008 tarihli diğeri 2012 tarihli olmak üzere iki adet Genel Kredi Sözleşmesi delil olarak sunulduğu, her iki sözleşmede de İstanbul İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartının bulunduğu, davalı şirket vekili sözleşmelerdeki imzayı inkar ettiğinden, öncelikle davacı vekiline hangi sözleşmeye dayandığı hususu açıklattırılarak daha sonra dayanılan sözleşme altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünden imza incelemesi yaptırılarak icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz hadise şeklinde incelenip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Çeke dayalı olarak, borçlunun ikametgâhının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yer ödeme yeri sayıldığından buradaki icra dairesinde ve ayrıca akdin yapıldığı yer olması nedeniyle, çekin keşide edildiği yer icra dairesinde takip başlatılmasının mümkün olduğu, yetki itirazında bulunan borçlunun yetkili icra dairesini doğru olarak göstermesinin gerekeceği-