İstihkak davalarının, İİK’nun 97/11. maddesi gereğince, genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabi olduğu, basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki ilk itirazının HMK. mad. 19/2 gereğince cevap dilekçesiyle ileri sürülmesi gerektiği-
HMK. mad.448 'e göre; bu kanun hükümleri tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağından ve talep konusu bono eylül 2010 tarihinde tanzim edilmekle tamamlanmış işlem niteliğinde olduğundan tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK. mad. 22 uygulanması gerektiği- Talep, bonoda yetkili olarak gösterilen Adana mahkemesine yapıldığına göre itiraz edenlerin yetki itirazları yerinde olmadığı gibi diğer itirazları da İİK. mad. 265 kapsamında sayılan sebeplerden olmadığından itirazın reddine karar verilmesi gerektiği-
İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin bulunduğu yerin yargı çevresindeki icra dairesinde takip talebinde bulunularak takip yapılamayacağı- “Yetki sözleşmesi” yapılmasında tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olması zorunluluğunun bulunduğu- Sözleşmenin konusunun ticari iş olmasının, gerçek kişilere “yetki sözleşmesi” yapma imkanı vermediği; tarafların, kanunlarda "tacir" olarak tanımlanan kişiler olması gerektiği-
itirazın iptali davasının görülebilmesi için, öncelikle ortada takip hukuku kuralları çerçevesinde yasaya ve yöntemine uygun şekilde yapılmış geçerli bir icra takibinin bulunması gerektiği, yetkili icra dairesinde yapılmış bir takip bulunmadığı gerekçesiyle, dava koşulu oluşmaması sebebiyle verilen "davanın usulden reddine" dair kararda isabetsizlik bulunmadığı-
Takip dayanağı bonoda tarafların tacir olduklarına dair bir ibare bulunmadığı gibi, alacaklı tarafından da borçlunun tacir olduğuna ilişkin bir belge sunulmadığından, anılan bononun tacirler arasında düzenlenen bir bono olarak kabul edilemeyeceği, ve mahkemece, HMK. mad. 17. maddesi gereğince, takip dayanağı bonodaki yetki şartının geçerli olmadığı, ayrıca borçlunun yerleşim yeri ve bononun tanzim yerinin de gözetilerek yetki itirazının kabulü gerekeceği-
Mahkemece yetkiye ancak itiraz halinde bakılabileceğinden ihtiyati haciz talebi üzerine İİK. mad. 50 gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
İcra dairesinin yetkisinin İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olduğu HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerinin icra takipleri hakkında da kıyasen uygulanacağı- Çeke dayalı takibin; borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde, muhatap bankanın bulunduğu yerdeki icra dairesinde ve ayrıca “akdin yapıldığı yer” olması nedeniyle çekin keide edildiği yer icra dairesinde yapılabileceği- Yetki sözleşmesini düzenleyebilecek kişilerin sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olduğu-
HMK’nun , icra ve iflas kanununda bir hüküm bulunmayan hallerde ancak İİK’nun da açıkça yollama yapılması (İİK. 50,68/a-IV vb.) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması halinde uygulanabileceği- Haczedilmezlik şikayetinin taraflar gelmeseler bile icra mahkemesince inceleme yapılıp, şikayetin sonuçlandırılması gerekeceği (İİK. mad. 18/3)- HMK. mad. 324 de düzenlenen “delil ikamesi avansının”, HMK.’nun 114. maddesini (g) bendinde belirtilen” gider avansından hüküm ve sonuçları itibariyle farklı olduğu ve bir ‘dava şartı’ niteliğinde olmadığı-
Borçlununun icra mahkemesine başvurusunun kambiyo senedine dayalı takiplerde “icra dairesinin yetkisine “ilişkin bir itiraz olup, itirazı incelemeye yetkili icra mahkemesinin İİK mad.4 uyarınca “icra takibinin yapıldığı yerdeki icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesi “ olduğu ; bu yetkinin kamu düzenine ilişkin olup bu yetkinin “kesin yetki” olduğu- İcra mahkemesinin yetki itirazını yerinde görmesi halinde “icra dairesinin yetkisizliği ile icra takip dosyasının yetkili olduğu belirlenen icra dairesine gönderilmesine” , yetki itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılması durumunda ise; borca itirazın esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-