Dava harçlarının eksik ödendiğinin yargılama sırasında anlaşılması halinde, yalnızca o celseye devam olunacağı ve davacı tarafa eksik harcı tamamlaması için uygun bir mehil verileceği, harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam olunmayacağı- Mahkemece verilen süre içinde eksik harcın tamamlanmaması halinde, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekeceği, bu doğrultuda, dava dosyası hakkında öncelikle işlemden kaldırma kararı verilmesi, işlemden kaldırma tarihinden itibaren üç ay içinde harç tamamlanarak dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceği gözetilmeden doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Hacze konu mallarla ilgili olarak sunulan faturanın ait olduğu yıla ilişkin borçlu ve üçüncü kişi şirketin ticari defterlerinin getirtilerek, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeni bir bilirkişi raporu alınmak için dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile mahcuzların envanterinde kayıtlı olup olmadığı,ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, mahcuzların ayırt edici özellikleri itibari ile dayanılan fatura ile uyumlu olup olmadığı hususlarında rapor aldırılması, bu rapor ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişilerin, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda oldukları- 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun mad. 48/2 uyarınca dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususunun mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, bu sebeple mahkemece, öncelikle dava tarihi itibariyle Hong Kong ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki idari ilişkinin mahiyeti belirlendikten sonra, ulaşılacak sonuca göre yabancılık teminatı hususunun 5718 sayılı MÖHUK mad. 48 hükmü çerçevesinde irdelenmesi gerekirken, bu husus irdelenmeden, doğrudan işin esasına girilmesi doğru olmadığı, hükmün bu yönden re'sen bozulmasına karar vermek gerektiği-
Davacı üçüncü kişi şirket ile davalı borçlunun ticaret unvanlarının benzer olduğu, davacı şirketin ortağının borçlu şirketin eski ortağı ve eski temsilcisi olduğu gözetildiğinde ve her ne kadar şirketlerin faaliyet alanlarına ilişkin kod numaraları farklı olsa da, ticaret sicil bilgileri ve dosyadaki diğer bilgiler dikkate alındığında aynı konuda faaliyet gösterdiklerinin kabulü gerekeceğinden üçüncü kişi tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesinin hatalı olduğu-
İşin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
Davacı 3. kişi şirket ile borçlu şirketler arasında organik bağ ve adres birlikteliğinin bulunduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
TMK. bütünleyici parçayı(mütemmim cüz) düzenleyen mad. 684, eklentiyi (teferruat) düzenleyen mad. 686 ve 687 hükümleri de dikkate alınmak suretiyle; elektrik mühendisi, fen bilirkişisi ve hukukçu (bütünleyici parça- eklenti arasındaki farklar konusunda bilgi ve ehiyet sahibi) bilirkişiden oluşacak yeni bir bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, davaya konu mahcuzların, otelin bütünleyici parçası veya eklentisi olup olmadığının tespit edilmesi, bu hususları gösterir hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınması,bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasına göre; borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı; ne var ki, somut olayda yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediği ve bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
