Davacı vekilinin dava dilekçesinde delil olarak ileri sürdüğü faturaların dip koçanları ile davacı üçüncü kişinin ve borçlunun tutması zorunlu ticari defterlerin getirtilerek makine mühendisi ve mali müşavir bilirkişilerden oluşacak bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmak sureti ile haczedilen makinaların davacının dayandığı faturalarda belirtilen makine olup olmadığı, bu faturanın davacının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, işlenmişse bu defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının yapılan ödemeler, vergi ve banka kayıtları da dikkate alınarak açıklığa kavuşturulması, öte yandan davalı alacaklı tarafça,davacı üçüncü kişi ile borçlu arasında akrabalık ilişkisi olduğu iddia edildiğine ve cevap dilekçesinde delil olarak nüfus kaydına da dayanıldığına göre, davalı üçüncü kişi ile borçlunun nüfus kayıt örnekleri getirtilerek davalı alacaklının iddiasının gerçekliğinin incelenmesi bu doğrultuda elde edilen bilgilerin dosyada bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesinin doğru olmadığı-
İstihkak davasının konusuz kaldığının kabulünün gerekeceği- Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek yargılama gideri ile vekalet ücretinin 6100 sayılı HMK mad. 331/1 uyarınca davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı-
Taşınır malın mülkiyetinin devrini öngören mülkiyeti saklı tutma sözleşmesinin TMK. mad. 764 gereğince, noterde resmi şekilde yapılmasının ve alıcının yerleşim yeri noterliğinin özel siciline tescilinin gerektiği- Mülkiyeti muhafaza sözleşmesinin genel olarak, alıcıya teslim edilmiş olmasına rağmen, satılan şeyin mülkiyetini, belli bir şartın gerçekleşmesine kadar alıcıda saklı tutan bir sözleşme türü olduğu ve taşınırlarda mülkiyetin intikalinin teslimle gerçekleşeceği kuralının bir istisnası olduğu- Mülkiyeti muhafaza kaydı ile alınan aracın trafik kaydına, alıcının alacaklısı tarafından haciz konulması halinde, satıcının istihkak iddiasında bulunma hakkı olduğu-
İİK'nun madde 106’ya göre, alacaklı haczedilen taşınır malın satışını altı ay içerisinde istemek zorunda olduğu, aksi halde İİK'nun madde 110’a göre taşınır mal üzerindeki haczin kendiliğinden düşeceği- Ancak haczedilen mal hakkında, İİK'nun madde 97/8 gereğince istihkak davası açılır ise, satış isteme süresinin işlemeyeceği-
Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasına göre borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı-Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı üçüncü kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu kule vinçle ilgili davacı banka ile takip borçlusu arasında yapılan finansal kiralama sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilip getirilmediği ve bu doğrultuda mülkiyetin halen hangi tarafta bulunduğunun belirlenmesi amacıyla, davacı bankaya müzekkere yazılmışsa da buna dair müzekkere cevabı beklenmeden dosya karara bağlanmış olduğu ancak bu konuda yazılan müzekkerenin cevabının beklenmesi, gerekirse tekit edilmesi ve mülkiyetin halen hangi tarafta bulunduğunun ayrıca değerlendirilmesi de gerekeceği-
Alacaklının haczedilen taşınır malın satışını altı ay içerisinde istemek zorunda olduğu, aksi halde İİK. mad. 110 uyarınca taşınır mal üzerindeki haczin kendiliğinden düşeceği- Haczedilen mal hakkında İİK. mad. 97/8 gereğince istihkak davası açılır ise, satış isteme süresinin işlemeyeceği- Süresi içinde istihkak davası açılmış olduğundan, hacizlerin halen geçerli olup, işin esasına girilerek hüküm verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
İstihkak iddiasını daha önce ileri sürme olanağı bulamayan üçüncü kişinin, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde, hacizli mal hakkında, görevli ve yetkili mahkemede istihkak davası açabileceği- Üçüncü kişinin haczi öğrendiği sırada, hacizli malın açık arttırma sonucu satılarak paraya çevrilmiş olmasına karşın, satış bedeli alacaklıya verilmemişse, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde, malın satış bedeli hakkında istihkak davası açabileceği- Hacizli mal, açık arttırmada dava dışı üçüncü kişiye satılarak paraya çevrilmiş ve satış bedeli alacaklıya ödenmişse, icra takibi bu mal yönünden sona ermiş olacağından İİK. mad. 97/9 uyarınca istihkak davası açılamayacağı, bu durumda; ancak, ilgili hukuk mahkemesinde sebepsiz zenginleşme davası açılabileceği- Hacizli mal, açık arttırmada, üçüncü kişi yerine, takip alacaklısına, alacağına mahsuben satıldığı taktirde, açık arttırmayla alacaklıya alacağına mahsuben satılan malın, alacaklıya İcra Müdürlüğü'nce teslim edildiği tarihe kadar, mal hakkında, üçüncü kişice, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde olmak koşuluyla istihkak davası açılabileceği- Mal veya bedeli teslim edilmiş olsa dahi, açılmış bir ihalenin feshi davası bulunduğu taktirde; ihalenin feshi davası kabul edilirse, satış bozulacağı ve istihkak davasının dinlenme olanağı doğacağından ihalenin feshi davasının sonucunun beklenmesi gerektiği-
Davalı alacaklı vekilinin duruşma sırasında dosya borcunu asıl borçludan tahsil ettiğini haczin kaldırıldığı, dosyanın konusuz kaldığını beyan etmesine rağmen bu hususun araştırılmadığı öncelikle bu konu araştırılarak ödeme nedeniyle haczin kaldırıldığının anlaşılması halinde yargılama giderinin, bu arada avukatlık ücretinin alacak miktarı ile haczedilen taşınır malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispi olarak, davanın açılmasına neden olan tarafa yükletilmek üzere konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verildiği-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa da, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamayacağı- Sonradan tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan üçüncü kişinin, haczin kaldırılması için  genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerektiği-