İstihkak iddiasını daha önce ileri sürme olanağı bulamayan üçüncü kişinin, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde, hacizli mal hakkında, görevli ve yetkili mahkemede istihkak davası açabileceği- Üçüncü kişinin haczi öğrendiği sırada, hacizli malın açık arttırma sonucu satılarak paraya çevrilmiş olmasına karşın, satış bedeli alacaklıya verilmemişse, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde, malın satış bedeli hakkında istihkak davası açabileceği- Hacizli mal, açık arttırmada dava dışı üçüncü kişiye satılarak paraya çevrilmiş ve satış bedeli alacaklıya ödenmişse, icra takibi bu mal yönünden sona ermiş olacağından İİK. mad. 97/9 uyarınca istihkak davası açılamayacağı, bu durumda; ancak, ilgili hukuk mahkemesinde sebepsiz zenginleşme davası açılabileceği- Hacizli mal, açık arttırmada, üçüncü kişi yerine, takip alacaklısına, alacağına mahsuben satıldığı taktirde, açık arttırmayla alacaklıya alacağına mahsuben satılan malın, alacaklıya İcra Müdürlüğü'nce teslim edildiği tarihe kadar, mal hakkında, üçüncü kişice, haczi öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde olmak koşuluyla istihkak davası açılabileceği- Mal veya bedeli teslim edilmiş olsa dahi, açılmış bir ihalenin feshi davası bulunduğu taktirde; ihalenin feshi davası kabul edilirse, satış bozulacağı ve istihkak davasının dinlenme olanağı doğacağından ihalenin feshi davasının sonucunun beklenmesi gerektiği-
Eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına karar verildiği-
Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi, tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa da, lehine satış vaat edilen kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamayacağı- Sonradan tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan üçüncü kişinin, haczin kaldırılması için genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerektiği-
Her ne kadar, davalı taraf sözleşmeden haberdar olmalarının mümkün olmadığını iddia etmekte ise de; haciz tarihi itibari ile hacze konu aracın trafik kaydı üzerinde mülkiyet şerhi bulunduğundan davanın açılmasına sebebiyet vermeyen davacı üçüncü kişinin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması ve davacı üçüncü kişi lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin doğru olmadığı-
Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi gerektiği, dolayısıyla hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi, en önemlisi yazılacak gerekçenin, verilen hükme uygun olması gerektiği- Kısa kararla gerekçeli kararın aykırı olmasının bozma nedeni olduğu-
Alacaklı vekilinin sunduğu dilekçe ile takibe konu borcu haricen tahsil etmeleri, gerekli harçların alınmasını istenmesi, aynı tarihli karar ile İcra Müdürlüğü takip dosyasının infazen işlemden kaldırılmasına karar vermesi dolayısıyla istihkak davasının konusuz kaldığının kabulü gerekeceği-
Dava harçlarının eksik ödendiğinin yargılama sırasında anlaşılması halinde, yalnızca o celseye devam olunacağı ve davacı tarafa eksik harcı tamamlaması için uygun bir mehil verileceği, harç tamamlanmadıkça yargılamaya devam olunmayacağı- Mahkemece verilen süre içinde eksik harcın tamamlanmaması halinde, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermek gerekeceği, bu doğrultuda, dava dosyası hakkında öncelikle işlemden kaldırma kararı verilmesi, işlemden kaldırma tarihinden itibaren üç ay içinde harç tamamlanarak dava yenilenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilebileceği gözetilmeden doğrudan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Hacze konu mallarla ilgili olarak sunulan faturanın ait olduğu yıla ilişkin borçlu ve üçüncü kişi şirketin ticari defterlerinin getirtilerek, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeni bir bilirkişi raporu alınmak için dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile mahcuzların envanterinde kayıtlı olup olmadığı,ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun tutulup tutulmadığı, mahcuzların ayırt edici özellikleri itibari ile dayanılan fatura ile uyumlu olup olmadığı hususlarında rapor aldırılması, bu rapor ve dosya içerisindeki tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı biçimde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişilerin, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorunda oldukları- 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun mad. 48/2 uyarınca dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususunun mahkemece re'sen gözetilmesi gerektiği, bu sebeple mahkemece, öncelikle dava tarihi itibariyle Hong Kong ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki idari ilişkinin mahiyeti belirlendikten sonra, ulaşılacak sonuca göre yabancılık teminatı hususunun 5718 sayılı MÖHUK mad. 48 hükmü çerçevesinde irdelenmesi gerekirken, bu husus irdelenmeden, doğrudan işin esasına girilmesi doğru olmadığı, hükmün bu yönden re'sen bozulmasına karar vermek gerektiği-
Davacı üçüncü kişi şirket ile davalı borçlunun ticaret unvanlarının benzer olduğu, davacı şirketin ortağının borçlu şirketin eski ortağı ve eski temsilcisi olduğu gözetildiğinde ve her ne kadar şirketlerin faaliyet alanlarına ilişkin kod numaraları farklı olsa da, ticaret sicil bilgileri ve dosyadaki diğer bilgiler dikkate alındığında aynı konuda faaliyet gösterdiklerinin kabulü gerekeceğinden üçüncü kişi tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-