Takip dayanağı ilamın, 2 nolu bendinde, “Davacının davasının ıslah edilmiş hali ile kabulüne, 1.000,00 TL’nin faizsiz, ıslah edilen 49.395.224 USD’nin hesap tarihi olan 13.12.1999 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca işleyecek faizi ile birlikte borcu üstlenen davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiş olmakla, takibe konu 1.000,00 TL’nin faizsiz olarak tahsiline hükmedildiği görüldüğünden, mahkemece, ilamın 1.000,00 TL alacak kaleminin faizsiz tahsil edileceğine dair açık hükmü nazara alınarak, Yargıtay uygulamasının ilamda faizle ilgili olumlu olumsuz hüküm bulunmaması haline münhasır olduğu somut olayda uygulanamayacağı ve hükmün yorumlanarak icra edilemeyeceği kuralları çerçevesinde, bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılacak işin; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olması gerekeceği-
Aynı sebep ve aynı ilamdan kaynaklı alacakların aynı takip dosyası üzerinden harcı yatırılarak alacağın tahsili mümkünken, makul ve kabul edilebilir bir gerekçe olmaksızın kendilerini aynı vekil ile temsil ettiren ilam alacaklılarının ayrı takip başlatmasının usul ekonomisine aykırılık teşkil ettiği, ayrı takip yapılmaması gerektiği- Mahkemece, "alacakların aynı ilamdan kaynaklanmasına rağmen her iki takip dosyasının alacaklılarının farklı kişiler olduğu" gerekçesi "şikayetin reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Davalı alacaklıya banka isimlerini bildirmesi için tebliğ edilen ön inceleme ve tahkikat tutanağı usulüne uygun kesin süre ve ihtaratı içermediğinden, alacaklı vekilinin, 29.04.2015 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde bildirdiği üç bankadan, faiz oranları sorulup bilirkişiden ek rapor alınarak sonuca gidilmesi gerektiği düşünülmeden yalnızca borçlu vekilinin bildirdiği banka faiz oranlarına göre hesaplama yapan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiği, mahkemece, alacaklının bildirdiği bankaların genel müdürlüklerine yazı yazılarak, faiz oranları getirtilerek bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmesi için hükmün bozulması gerekeceği-
Takip dayanağı olan iş mahkemesi ilamının hüküm fıkrasının incelenmesinde; yargılama gideri ve avukatlık ücreti dışındaki kısımların eda hükmünü içermediği, dayanak ilamın 1 nolu bendinde yer alan işe iadeye ilişkin hususlar yönünden, alacaklının borçlunun yanında tekrar işe başlamak için süresinde başvurup başvurmadığının belirlenmesi ile süresi içerisinde başvurusu halinde tazminatların söz konusu olabileceği- Bu tespit hükmü ile ilamsız icraya başvurulmasında herhangi bir engel bulunmadığı, ancak ilamın vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden ilamsız icraya konulan kısmı bakımından ancak ilamlı icra yoluna başvurulabileceği-
Şikayete konu, icra emri incelendiğinde toplam 283.119,82 TL alacak belirlendikten sonra, icra emrinin sol kısmında "hemen ödendiği takdirde borcunuz" başlığı ile yeni bir hesaplama ve farklı takip toplamı gösterilerek, neticeten 319.089,72 TL toplam borç hesabının yapıldığı, yapılan bu hesaplamanın İcra İflas Kanunu'nda yerinin olmadığı, ancak bu durumun icra emrinin iptalini gerektirmeyeceği-
İlamda hakkında hüküm kurulmayan kişiye karşı ilamlı takip yapılamayacağı-
(E. hükmü içeren ve kesinleşen) Sayıştay kararı ile ilamların icrası yolu ile takip yapılabileceği-
Takibe konu ilamının incelenmesinde; mahkemece davanın tazminat yönünden kabulüne karar verilerek tazminata hükmedildiği, ilamda sicilde değişikliğe yol açan taşınmazın aynına ilişkin tescil hükmü bulunmadığı anlaşıldığından, dayanak ilam taşınmazın aynına ilişkin olmayıp, infazı için kesinleşmesi koşulu bulunmadığından bu yöndeki şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla alacak talep edildiği yönündeki iddiasının, ilama aykırılık şikayeti olup kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-