Alacaklı takip talebinde takip tarihi itibariyle asıl alacağını ve bu alacağa işlemiş faizi TL'ye çevirip alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz talep etmişse de, mahkeme ilamında alacağın tahsili yönünde alacaklıya TBK. mad. 99 kapsamında seçimlik hak tanınmamış olduğundan, alacağın takip talepnamesinde ".... alacağı olarak tahsili ve fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL'ye çevrilmesi bu tarihe kadar da .... alacağına ilama uygun olacak şekilde yabancı para faizi işletilmesi, TL olarak yapılan kısmı ödemenin de, ödenen TL'nin karşılığı olan .... miktarınca yabancı para borcundan (TBK. 100. md. nazara alınarak) düşülmesi suretiyle ve bakiye yabancı para alacağına da yine tahsil tarihine kadar .... cinsinden mevduata uygulanan yasal faiz işleyeceği"nin kabulü gerektiği-
İlam taşınmazın aynı ile ilgili, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratacak hüküm içermediğinden ve anılan madde kapsamında kalmadığından, icrası için kesinleşmesi şartının bulunmadığı-
Hukuki tavsifin hakime ait olduğu da nazara alınarak borçlunun, borçlu idareye başvurulmadan ilamın icra takibine konulamayacağı yönündeki şikayetinin 6352 sayılı yasa mad. 58 ile değişik 2577 sayılı yasa mad. 28/2 kapsamında olduğu düşünülerek anılan bu şikayet hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması yerine Dairemizce onandığı anlaşılmakla borçlu vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü yoluna gidildiği-
İdare'nin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonrasına ait olup olmadığı konusunda belge ve bilgi bulunmamakta ise el atma eyleminin 1983 sonrası olduğunun kabulü gerekeceği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrasının Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığının kalmadığı, böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, diğer bir anlatımla, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu- İcra Mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmının yorum yoluyla belirlenemeyeceği- İdare aleyhine açılan haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararların (2577 sayılı İYUK 28/1) kesinleşmeden takibe konulamayacağı, bunun dışındaki idare mahkemesinden verilen ilamların kesinleşmeden takibe konulamayacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinin takibe konulması için ilamın kesinleşmesi gerekmediğinden mahkemece bu alacak (ilamdaki yargılama gideri ve vekalet ücreti) kalemleri yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken takibin tümden iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Yabancı bir ülkede o ülkenin noteri tarafından kendiliğinden düzenlenmiş olan noter senedinin, düzenlendiği ülkenin resmi makamınca verilen ve Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme'nin öngördüğü hususları (m. 2-3) konu alan onay şerhini taşıyorsa kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi kaydıyla, ayrıca bir tenfiz kararı alınmasına gerek olmaksızın Türkiye'de doğrudan doğruya icra edilebileceği ve ilamlı icra takibinin konusunu oluşturabileceği, şayet noter senedi onaylama biçiminde ise, bu noter senedine dayanılarak ancak ilamsız icra takibi yapılabileceği-
HMK. geçici 3. maddesinin atfı ile uygulanması gereken HUMK. mad. 443/4 (HMK. mad. 367/2) hükmünce aile ve şahsın hukuku ile ilgili ilamlar kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemeyecekleri, anılan maddede belirtilen hükümlerin, Türk Medeni Kanunu'nun "Kişiler Hukuku" ve "Aile Hukuku" kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevi yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilamlar ile bu ilamların fer'i niteliğindeki hükümler olduğu, bu nitelikteki kararların kesinleşmeden takibe konulamayacağı yönündeki şikayetlerde kamu düzeni nedeni ile süresiz olarak İcra Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği- Takip dayanağı ilamda marka hakkına tecavüzün tespiti ve menine, davalı tarafından markasal olarak kullanılması ve internet üzerinden tanıtım yapmasının engellenmesine ve men'ine, maddi-manevi tazminatların davalıdan alınmasına ve davalı tarafından kullanılan markanın iptaline, TPE kayıtlarından terkin edilmesine karar verildiği haliyle ilamın şahsın hukukuna ilişkin olduğundan kesinleşmeden takip yapılamayacağı yönündeki şikayetin süreye tabi olmaksızın incelenmesi gerekeceği-
İdarenin kamulaştırmasız el atma eyleminin 1983 yılından sonrasına ait olup olmadığı konusunda belge ve bilgi bulunmamakta ise el atma eyleminin 1983 sonrası olduğunun kabulü gerekeceği, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrasının, Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığının kalmadığı, böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu, diğer bir anlatımla, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu- İcra Mahkemesinin ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremeyeceği- Takibe dayanak yapılan Vergi Mahkemesi ilamının dava konusu işlemin iptaline ilişkin olup, hüküm fıkrasında likit bir alacak bulunmadığı ve eda hükmü içermediği haliyle ile ilamın, gerekçe esas alınarak eklentileri olan yargılama gideri ve vekalet ücreti dışında asıl alacak için ilamlı icra takibine konu edilemeyeceği-
Şikayet tarihinden sonra dosyaya yapılan ödeme nedeni ile dosyanın infaz olması diğer şikayet nedenlerinin incelenmesine engel olmadığı, bu durumda eldeki dosyanın mükerrer olduğundan söz edilemeyeceğinden, mahkemece borçlunun diğer şikayet nedenleri yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-