Takip gününden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücreti alacakları, ilk takip dosyasından bağımsız alacaklar olduğundan, bu alacakların tahsili için başlatılan icra takibinde tasarrufun iptaline konu mal dışında borçlunun diğer mallarının da haczedilebileceği-
Tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkin davaya konu taşınmazın ihalenin feshi davası ile davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine, "...dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına..." şeklinde verilen ilam taşınmazın aynı ile ilgili, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratacak hüküm içermediğinden, ilam vekalet ücreti, yargılama gideri ve faiz taleplere yönelik ilamın icrası için kesinleşmesi şartının bulunmayacağı-
Borçlular tarafından dosya borcunun tamamının fer'ileri ile birlikte icra dosyasına ödenmesinden sonra açtıkları menfi tespit davası ile icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine dair verilen tedbir kararı nedeniyle, paranın icra veznesine yatırıldığı tarih ile bu tedbir kararı arasındaki dönem için alacaklının faiz istemesinde yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
HUMK. mad. 443/4. (HMK. mad. 367/2.) gereğince aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyeceği- Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hükümlerde aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekeceği, bir başka anlatımla boşanma hükmü kesinleşmiş ise eklentilerin (yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat vs.) infaz edilmesi için eklentiler yönünden kararın kesinleşmesi gerekmeyeceği- Bu durumda, takip tarihinde ilamın henüz kesinleşmemiş olduğu göz önünde bulundurularak şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
4562 s. OSB Kanunu mad. 16/son uyarınca yönetim kurulunun ilam niteliğinde sayılacak kararlarının sadece Yönetim Aidatı ile sınırlandırılmış olduğu-  Alınan kararda yönetim aidatının likit olarak gösterilmemesi halinde, kararın bu haliyle ilamlı takibe konu edilemeyeceği-
Menfi tespit ilamlarının, İcra ve İflas Kanunu mad. 72/5 karşısında kesinleşmeden takibe konulamayacağı; ilamın bir bütün olup, ilamda yer alan eklentilerin de aynı kurala tabi olduğu- İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin, ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden eklentilerin de ayrıca takibe konu edilmelerinin söz konusu olamayacağı- Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı menfi tespit davası sonunda alınan ilamın, yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümleri, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütün olduğu; bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazının ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu, dolayısıyla, ilamın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümünün ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği-
HMK. mad. 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu mad. 41, Tebligat Kanunu mad. 11 gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğu, anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlayacağı, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemlerinin yapılacağı- Ne var ki, vekile tebliğ zorunluluğunun bulunmasının asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmayacağı- Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliğinin zorunlu olduğu-
Anayasa mad. 11. ve 138 hükümlerinin hakime Anayasa'ya aykırılığı saptanmış, yasa hükmünü iptal kararı yürürlüğe girmemiş olsa bile uygulamama yetkisini hatta yükümlülüğünü vermekte olduğu; zira iptal edilen hükmün uygulanması, hak arama hürriyetinin içini boşaltma anlamına geleceği ve Hukuk Devleti ilkesinin bu suretle ihlal edilmiş olacağı, nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Danıştay'ın iptal kararının yürürlüğe girmemiş olması halinde dahi Anayasa'ya aykırılığı saptanmış yasa hükümlerinin uygulanamayacağına işaret eden kararlarının bulunduğu, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararını duyurmasının, iptal edilen yasa'nın uygulanmasını durdurucu bir tedbir niteliğine büründüğü- Karar gerekçelerinin yazımı ve yayımlanmasının uzun süre alması karşısında hiç olmazsa iptal kararının duyurulmasının, Anayasa'ya aykırı yasa hükmünün uygulanmasını engelleyeceği-
19.04.2013 karar tarihli takip konusu ilamda; İdare'nin kamulaştırmasız elatma eylemi 1983 yılından sonrasına ait olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrasının Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığının kalmadığı, böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerekeceği-