Takibe dayanak yapılan idare mahkemesi ilamının, dava konusu işlemin iptaline ilişkin olup, hüküm fıkrasında likit bir alacak bulunmamakta ve eda hükmü içermediği, bu hali ile ilamın, yargılama gideri ve vekalet ücreti dışında asıl alacak için ilamlı icra takibine konu edilemeyeceği-
İcra emrinde asıl alacak kalemleri ayrık tutulmadan, işlemiş faizler ile birlikte toplam ....... TL alacağa faiz talep edildiğinden, mahkemece, takipte istenen işleyecek faiz yönünden de değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği-
Bozma ilamında itfa itirazının değerlendirilmesi gerektiği belirtildiği halde, mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen, taşınmazın satılarak paraya çevrildiği ve taşınmazın üçüncü kişi adına tescil edildiğinden bahisle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece yapılacak işin; dosyaya celp edilmiş olan banka faiz oranlarından hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranlarının tespit edilerek, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının ek rapor alınmak suretiyle bilirkişiye hesaplattırılması, ayrıca taleple bağlılık ilkesi gereğince alacaklı tarafça talep edilen faiz oranlarının hesaplamada dikkate alınması şeklinde olması gerekeceği-
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tebliğleri gereğince, bankaların uygulayacakları azami faiz oranlarını serbestçe tespit ederek, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'na bildirmek zorunda oldukları, bildirilen bu oranların bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebildikleri-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu ve hukuk düzeni tarafından korunamayacağı, hakimin ilgili yasa maddeleri gereğince yasadaki boşluğu objektif iyi niyet kuralları içinde doldurmak zorunda olduğu, ilam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının üç ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığının, borçlunun zarara uğramasına neden olduğunun anlaşıldığı, yasal düzenlemeler karşısında alacaklının bu davranışı hukuk düzeni tarafından korunamayacağı için takibin ilk takipte devam etmesi gerektiğinden sonraki takip/takiplerin iptali gerektiğinden mahkeme tarafından borçlunun şikayetinin kabulü yerine reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Mahkemece dayanak ilamın kesinleşme tarihi mahkemesinden sorularak, kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamlarında olduğu gibi, kamulaştırmasız elatma ilamlarında da ilamın kesinleştiği tarihe kadar geçen dönem için ilam uyarınca yasal faiz, kesinleşme tarihinden sonraki dönem için ise, 17.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4709 sayılı Kanunla değişik Anayasa'nın 46/son maddesi hükmü uyarınca, kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının uygulanması gerektiği düşünülerek, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden birbirlerine karşı kesin hüküm teşkil edeceğinden derdestlik itirazı yönünden gerekli araştırma yapılarak karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu belediye tarafından "şikayete konu vekalet ücreti alacağının çek ile alacaklı vekiline ödendiği" ileri sürüldüğüne göre, İcra hukuk mahkemesince, bu husus dava dosyasında mevcut tahakkuk müzekkeresi ve verile emri dikkate alınarak, yöntemine uygun şekilde araştırılıp, gerektiğinde borçlu belediye kayıtları celp edilerek incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu hususlar araştırılmadan hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, söz konusu ilam ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesi nazara alınarak, Devlet Bankaları'nın takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili Bankaların Genel Müdürlükleri'nden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken, bu gereklilik yerine getirilmeksizin ve talep aşılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-