Alacaklı tarafından borçlu idare aleyhine fatura alacağına dayalı olarak ‘genel haciz yolu ile ilamsız takip’ yapılmış olduğundan, 2577 s. Kanun’un 28. maddesinin -6352 sayılı Yasa ile değişik- 2. fıkrası hükmü uyarınca, takibin iptaline karar verilemeyeceği-
Bankaların, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Tebliğleri gereğince uygulayacakları azami faiz oranlarını tespit ederek, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirmek zorunda oldukları, ancak bildirilen bu oranlar bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebileceğinden, Devlet bankalarından fiilen uygulanan oranlar sorularak, faiz oranlarının tespitinin gerektiği-
İcra takip dosyasında, icranın iadesi koşulları gerçekleştiği için borçlunun bu dosyadan kesinleşmiş bir alacağının bulunduğundan söz edilemeyeceği-
Aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamların kesinleşmedikçe infaz edilemeyeceği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğu-
İlamda faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde karar tarihinden itibaren faiz istenebileceği-
Takip dayanağı ilamda el atmanın önlenmesi, tahliye ve ecrimisile hükmedilmiş olup kararda haricen satın alma iddiası da tartışıldığından uyuşmazlığın özünün taşınmazın aynına ilişkin olduğu; bu nedenle ilamın kesinleşmeden infaz edilemeyeceği-