Alacaklı, "para borcuna veya teminat verilmesine dair ilam"a dayalı olarak ilamsız icra takibi yapamayacağı-
İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup bu kısmın aynen infazı zorunlu olup, İcra Mahkemesi'nce hükmün (infaz edilecek kısmının) yorum yolu ile değiştirilmesi mümkün olmadığı gibi yeniden belirlenmesi de mümkün olmaması gerekeceği-
2577 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca; “Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemeleri'nin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usullere tabi ...” olup, Yasanın 28/2. maddesindeki anılan değişikliğin adli yargı mahkemeleri tarafından verilen ilamların infazında uygulanmaması gerekeceği-
İlamda bilirkişi raporundaki hesap miktarı baz alınarak karar verildiği anlaşılmakla, hükme esas alınan bu rapor da dosya arasına getirtilerek, buna göre hükümde belirtilen olay tarihlerinden itibaren doğan alacaklar için Yargıtay denetimine de imkan verecek şekilde bilirkişi incelemesiyle talep edilen faizin denetlenmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
6098 Sayılı T.B.K'nun 100. (Eski 818 sayılı BK 84. ) maddesinde, ''Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçta düşme hakkına sahiptir. '' hükmüne göre, yapılan ödemenin öncelikle faiz ve masraflardan (icra vekalet ücretide dahil) düşülerek bakiye alacak miktarının tespitiyle, takibin belirlenen miktar üzerinden devamına karar verilmesi gerekeceği-
Haciz karar tarihi itibariyle 6111 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesi iptal edildiğinden ve halen yürürlükte olan 5999 sayılı Kanunun Geçici 6.maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından, kamulaştırmasız elatmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğunun kabulü gerekeceği-
Elinde ilanı olan bir alacaklının ilamlı icra takibi yapmak yerine ilamsız icra takibi yapmasının HMK mad. 29/1'de düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı- Alacağını ilama bağlayan bir kişinin, ilamlı takip yapmak yerine ilamsız takibi tercih etmek suretiyle borçlunun yapabileceği itiraz üzerine yeniden itirazın kaldırılması ya da iptali amacıyla mahkemeye başvurması, Devletin yargı organlarının gereksiz şekilde meşgul edilmesi anlamına da geleceğinden kabulü mümkün olmayacağı- Hükümde gerekçeli kararın yazıldığı tarihin yer almaması kanunun emredici hükmüne aykırılık teşkil edeceği-
İlamın hüküm kısmının aynen infazı zorunlu olup dar yetkili icra mahkemesi yorum yoluyla hüküm kısmını değiştirilmemesi gerekeceği-
Taraflar arasında ilamdan kaynaklanan borcun tamamı bakımından belirlenen ödeme şekli konusundaki anlaşmanın hükümleri borçlu tarafça yerine getirilmemiş olup, taraflar arasındaki anlaşmanın (ilk ödemenin ana paraya sayılacağı ve bu ödemeden sonra ana para borcu bakımından faiz işlemesinin duracağı) geçersiz hale geldiğinden, borçlu tarafından icra takibinden önce yapılan ödemelerin, ödemeler tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 84. maddesi uyarınca öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, bu şekilde dosya borcunun yeniden belirlenmesi gerekeceği-
İcra takibine dayanak ilamda ayıplı aracın iadesine karar verilmiş ise de aracın iadesi bedelin ödenmesi şartına bağlı tutulmadığından; para alacağı için takip yapılabilir ise de; faiz istenebilmesi için aynı ilamda iadesine karar verilen aracın borçluya teslimi, ya da teslim almakta temerrüde düşürülmesinin gerekeceği-