Menfi tespit davasının reddedilip, karşı dava olarak açılan alacak davasının kabul edildiği uyuşmazlıkta; asıl ve karşı davadaki talepler birbirleriyle bağlantılı olduğundan, (alacak davasında hükmedilen alacak ve fer'ilere ilişkin) ilamın kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
Takip konusu ilam tarihinin 11.06.2013'den öncesine ait olduğu ve ASnayasa Mahkemesi'nin 01.11.2012 tarihinde 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesini iptal ettiği nazara alınarak, borçlu aleyhine haciz uygulanmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, mahkemece şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işleminin vekile yapılması gerektiği, takibin iptali talebinin içinde bu istemin de değerlendirilebileceğinin kabulü gerekeceğinden, mahkemece şikayetçinin talebi de dikkate alınarak icra emrinin vekile tebliği suretiyle takibe devam edilmesi yönünde hüküm kurulması gerekeceği-
Dava kullanılmayan dönem için intifa bedeli karşılığı sebebsiz zenginleşme nedeniyle açılan alacak davası olduğundan, icra takibine konulabilmesi için kesinleşmesi gerekli olan ilamlardan olmadığı, mahkemece, şikayetin reddi gerekeceği-
Takip dayanağı ilamda her ne kadar satışı vaad edilen taşınmazın bedeline hükmedilmiş ise de; mahkemece tapu iptali tescil talebi, bir başka anlatımla, taşınmazın aynı tartışıldığından, uyuşmazlığın özünde ayni hakka ilişkin mülkiyet ihtilafı bulunmakla bu ilam kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, mahkemece, borçlunun talebiyle bağlı kalınarak icra emrindeki ve bu alacağın işlemiş faizi dışındaki tüm alacak kalemleri yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İlamın esasına ilişkin hüküm kısmı kesinleşmeden yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmı da icra takibine konu edilemeyeceğinden, mahkemece şikayetin tümden kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İştirak nafakası alacaklısı velayet hakkı kendisine verilen eş olup, reşit olan müşterek çocukların birikmiş iştirak nafakası alacağını takibe koyma hakkı ve sıfatının bulunmadığı anlaşıldığından, borçlunun takip alacaklısı tarafından yapılan takibin iptaline ilişkin isteminin kabulü gerekeceği-
Borçlu vekilinin, 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 7. fıkrası gereği takip dayanağı ilamın icraya konulmasında icra harçlarının maktu olarak hesaplanması gerekeceği yönündeki şikayeti bulunduğu halde, Mahkemece, bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmediğinden, mahkeme kararının borçlu lehine bozulması gerektiği-
6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 7. fıkrası uyarınca bu madde kapsamında açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretleri bedel tespiti davalarında öngörülen şekilde maktu olarak belirleneceğinden, mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Dayanak ilamda, faize hükmedilmediğinden ilamın karar tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda faiz miktarının hesabında bir yılın 365 gün kabul edilmesi gerekirken 360 gün olarak hesaplanmasının doğru olmadığı, borçlu aleyhine faiz yönünden farka sebebiyet verilmesi nedeniyle hükmün bozulması gerektiği-