Alacaklının yabancı para cinsinden doğan alacağın takip tarihindeki kurdan TL'sına çevirerek isteyebilmesi TBK'nun 99. maddesi gereği kendisine verilmiş seçimlik hakkın kullanılması olup yapılan takipte ilama ve kamu düzenine aykırı durum bulunmadığı-
İlamda alacaklara en yüksek banka mevduat faizinin işletilmesine karar verilmesi halinde, mahkemece tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması gerekeceği-
Gelir Vergisi Kanunu gereğince, işverenin nakden veya hesaplama yaptığı sırada ödenecek miktar üzerinden istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben kesinti yapmaya mecbur olduğu, takip konusu olan alacakların dayanak ilamda brüt olarak hesaplandığı belirtildiğinden, verginin ödenmesi bakımından vergi dairesine karşı yükümlü olan borçlu idarenin ilamda yazılı alacaklarda "vergi sorumlusu” sıfatı ile gelir vergisine mahsuben vergi dairesine ödemeye zorunlu olduğu miktarlarda kesinti yapmak ve kalan kısmı da icra dosyasına yatırmak suretiyle borçtan kurtulmasının mümkün olduğu- İlamda kıdem alacağına en yüksek banka mevduat faizinin işletilmesine karar verilmesi halinde, mahkemece tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması gerekeceği-
İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu, gerek icra müdürlüğü ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olduğu (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. Sayılı ilamları)- Takibe dayanak ilamda “müşterek müteselsil” sorumluluk belirtilmediğine ve “davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulduğuna göre, ilamda üç davalının yer aldığı dikkate alınarak davalıların her birinin 1/3 er oranında sorumlu oldukları gözetilerek ve bunun yanında diğer itiraz ve şikayetleri de incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
HGK'nun 21.06.2000 tarih ve 2000/12-1002 sayılı kararında da benimsendiği üzere başvuru ilama aykırılık nedenine dayalı olduğundan süreye tabi bulunmadığından, mahkemece borçlunun faize yönelik itirazın esasının incelenmesi gerekeceği-
İlama aykırılığın süresiz şikayete tabi olup, her zaman ileri sürülebileceği; hükmün içeriğinin aynen infazı zorunlu olup, dayanak ilamda taşınmazın belli bir bölümüne ilişkin el atmanın önlenilmesine karar verilmediğine göre, infazın haklarında takip yapılanların takip alacaklısının taşınmazdaki payına müdahale etmemelerine dair ihtarat yapılmak suretiyle yerine getirilmesi gerekeceği-
İlamda belirtilen ödemenin asıl alacak miktarından düşülerek kalan asıl alacak miktarına ilamda belirlenen faiz başlangıç tarihinden takip tarihine kadar faiz işletilerek bakiye borcun hesap edildiği bu durumda Mahkemece ödeme tarihinden önce asıl alacak için faiz isteme hakkının doğduğu ve bu nedenle ödemenin öncelikle faizden ve masraflardan mahsup edilerek, bakiye asıl alacağa ödeme tarihinden takip tarihine kadar faiz hesap edilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Şikayete konu icra takiplere konu alacağın farklı alacaklar olması, eldeki takipteki faiz alacağının daha önce takip ve tahsil edilmemiş olması nedeniyle mükerrer bir takipten bahsedilemeyeceği-
Uyuşmazlık konusu binanın yıkılarak enkazın teslimine karar verilmiş olup, kal'e ilişkin davalar sonunda verilen kararların kesinleşmeden icrası ve daha sonra hükmün bozulması halinde telafisi imkansız zararlar meydana geleceği nazara alınarak, bu konuda verilen kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceği-
Takip dayanağı ilam kamulaştırma bedelinin arttırılması ilamı olmayıp, şuyulandırma bedelinin arttırılmasına ilişkin olduğu bu nedenle Anayasa’nın 46/son maddesi kapsamında faiz talebi ve uygulanmasının doğru olmadığı-