Tebliğ tarihinde yurt dışında bulunduğu anlaşılan kişiye Türkiye’de yapılmış gözüken tebligatın usulsüz sayılacağı–
Tebligat sırasında adresinde bulunmayan muhatabın «tevziat (dağıtım) saatinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği»nin tebligat parçasında belirtilmesinin, gerçek kişiler yönünden zorunlu olduğu, tüzel kişi muhataplar bakımından bunun belirtilmemiş olmasının tebligatın hükümsüzlüğünü gerektirmeyeceği–
İcra emrinin «vekil» yerine «asil»e tebliğ edilmiş olmasına rağmen, vekil tarafından süresinde icra mahkemesine (tetkik merciine) borca itiraz sebeplerinin bildirilmiş olması halinde, «icra emrinin vekile tebliğ edilmemiş olması» nedeniyle, «icra iptaline» karar verilemeyeceği–
Tebligat Kanununun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için «işyerinin borçluya ait olması» ve «tebligat yapılan kişinin de daimi memur veya müstahdem konumunda bulunması» gerektiği–
HUMK. 76’ya (şimdi; HMK. 33'e) göre hukuki nitelendirmeyi yapmak hakimin görevi olduğundan, dilekçede «gecikmiş itiraz»dan bahsedilmiş olmasının, uyuşmazlığın «usulsüz tebligat nedenine dayalı şikayet» olarak algılanıp çözüme kavuşturulmasına engel teşkil etmeyeceği–
Kanunda açıklık bulunmayan hallerde, duruşma yapılıp yapılmayacağı İİK.nun 18. maddesinin 3. fıkrasında merci hakiminin takdirine bırakılmış ise de; öngörülen takdir hakkının mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin süratle neticelenmesini temin gayesine matuf bir takdir hakkı olduğu-