Direnme kararında, davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin farklı olması dikkate alındığında usulüne uygun bir direnme kararı söz konusu olmayıp bozulan ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık bulunduğundan yerel mahkemece usulüne uygun direnme hükmü kurulması gerekeceği-
Kısa kararda kadın lehine hükmedilen tazminatlara faiz hükmedilmediği halde, gerekçeli kararda kadın lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata “boşanma kararının kesinleşmesinden başlamak üzere yasal faize" hükmedilmesi suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının, diğer yönler gözetilmeden tek başına bozma sebebi olduğu-
Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olduğunda; mahkemenin, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararını gözeterek yeniden karar vermesi gerektiği-
Mahkemece kısa ve gerekçeli kararda "İş bu davanın kabulüne, ..... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin birleşen davasının kısmen kabul kısmen reddine tarafların boşanmalarına" karar verildiği halde, gerekçede birleşen ....... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2015/23 Esas ve 2015/366 Karar sayılı dosyasında boşanma talebinin reddine karar verildiği belirtilerek gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratılmasının, diğer gerekçeler gözetilmeden tek başına bozma sebebi olduğu-
Gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmasını usu ve yasaya aykırı olduğu- Havale tarihli ıslah dilekçesi ile talepleri dikkate alındığında, kısmen kabul edilen miktarın davacının geç teslimden kaynaklı kira bedeli, bağımsız bölümün eklentisi olarak görülen ortak alanların teslim edilmemesi sebebiyle bedel tenzili, elektrik aboneliğinin gecikmesi sebebiyle fazla ödenen elektrik bedeli taleplerinden hangisine ilişkin olduğu hususu açıklanmadan, hangi talebin neden kabul edildiği hususu gerekçelendirilmeden hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerektiğinden, tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık bulunduğundan diğer yönler incelenmeden tek başına kararın bozulması gerektiği-
Mahkemece kısa kararda; ‘’davalının kötüniyet tazminatı talebi yönünden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,’’ karar verilmişken, gerekçeli kararın gerekçe bölümünde; ‘’davalı her ne kadar kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuş ise de bu yönlü istemin yasal koşulları oluşmadığından reddine,’’ karar verilmiş olmasının açıkça HMK.'da ilgili düzenlemelere aykırı olduğu-
Mahkemece “45.000,00 TL tazminatın Adı Ö. ve Ağlama Yavrum filmleri için gösterim tarihlerinden itibaren bankaların ticari faize uyguladığı en yüksek faiz oranından davalıdan tahsiline” ifadelerine yer verilerek hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de, hangi filmin, hangi tarihte yayınlandığı ve işbu gösterimler için ne kadar tazminata hükmedildiği ayrı ayrı belirtilmek sureti ile karar vermek gerekirken toplam tazminat miktarının, gösterim tarihleri de belirtilmeksizin, bankaların ticari faize uyguladığı en yüksek faiz oranı şeklinde mevcut olmayan bir faiz türü ile infazda tereddüt yaratacak şekilde yukarıda belirtilen hususlar nazara alınmaksızın karar verilmesinin doğru olmadığı-
Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı, kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da bulunmadığı, kısa karar ile gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK mad. 297 ve 298 buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratığı, bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görev olduğu-
Denetime elverişli bir gerekçe belirtilmeden, yazılı olan gerekçe ile de hüküm ve aynı zamanda hükmün kendi içerisinde dahi çelişki yaratır şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek ve Yargıtay denetimine elverişli ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde gerekçeli bir karar verilmek üzere hükmün re’sen bozulması gerektiği-