Davacının, hesaba yatırılan miktarları esas alarak tahsil hükmü kurulması talep ettiği nazara alındığında, mahkemece davacıya yapılan ödemelerin bulunduğu da tespit edilmesine rağmen, davanın tam kabulü yönünde hüküm tesis etmesi doğru olmadığı gibi, alacak miktarına yönelik hüküm bölümünün de infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu-
Temyize konu mahkeme kararının hüküm bölümü 2. bendinde " davacıya ödenen miktarın toplam alacaktan tenziline" şeklinde hüküm kurulmasının 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde açıklanan hükümlere aykırı olduğu gibi infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu, davalıdan tahsili gereken miktarın davadan önce yapılan ödemelerin asıl alacaktan mahsubu neticesinde belirlenerek davalıdan ne miktar tahsil edileceğinin hüküm yerinde açıkça gösterilmemesinin kabul şekli bakımından da doğru olmadığı-
Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki uyumsuzluğun usul ve yasaya aykırı olduğu-
17. HD. 27.05.2019 T. E: 2016/16473, K: 6759-
Cismani zarara dayalı maddi-manevi istemi-
Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan fındık ocaklarının davacı tarafından dikildiğinden, mahkemece muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin veya aidiyetlerinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetine karar verilmesinin hatalı olduğu- TMK'nin 1006. maddesinde "hangi hakların tapu kütüğüne tescil edileceği"; 1009, 1010 ve 1011 maddelerinde "hangi hakların şerh edilebileceği", 1012 maddesinde ise "taşınmaz eklentilerinin malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılacağı"," taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması" ve "bu sütuna yazılabilecek diğer hususların tüzükle belirleneceğinin" açıklandığı- Açıklanan bu hükümlerin istisnası niteliğindeki 3402 s. Kadastro Kanunu mad. 19/1'de ise, "tapuda kayıtlı taşınmaz malın zilyet lehine tespitinde, mevcut ve her türlü takyit ile sınırlı ayni hakların saklı tutulacağı, eski tapu kayıtlarındaki bu tür hak ve mükellefiyetlerin kadastro tutanağında belirtilerek yeni kütüklere aynen geçirileceği", mad. 19/2 de ise "taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceğinin" belirtildiği- Kadastro Kanunu'ndaki bu ayrık hüküm dışında Kanunlarımızda ve Tapu Sicil Tüzüğü'nde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın tapu kütüğüne tescil veya şerh edilebileceğine veya kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceğine ilişkin başkaca bir hüküm de bulunmadığı- 3402 s. K. mad. 33. ve 19 genel hüküm niteliğinde olmadığından eldeki davaya uygulanmayacağı- Mahkemece, muhdesatın tapunun beyanlar sütununa tesciline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Yerel mahkemece, ancak Yargıtay’ca kararın bozulması halinde yeniden esas hakkında karar verilebileceği, mahkemece bu usule aykırı olacak şekilde tavzih yolu ile esas hakkında yeniden karar verilmesinin yerinde olmadığı- HMK'nın 294/3. maddesi gereğince hükmün tefhiminin, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, anılan Kanun'un 297/2. maddesine göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu-
Tefhim edilen kısa kararda (B) blok altındaki kazan dairesinin tahliyesine ve el atmasının önlenmesine dair hüküm kurulmasına rağmen gerekçeli kararda bu hususa yer verilmemiş olması, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki mevcut çelişki HMK mad. 297/2 aykırı olduğu-