İİK. mad. 363 uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması için hükmün HMK. mad. 298/3 ve 294/3 uyarınca yazılıp, tefhimi gerektiği-  Temyiz edenin tek bir dilekçe (temyiz dilekçesi) verebileceği, ayrıca temyiz lâyihası (tamamlayıcı dilekçe) veremeyeceği- İcra Mahkemesinde, Adalet Bakanlığı'na Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ uyarınca sıra cetvelinde muhafaza bedeli kapsamında belirlenen ve öncelikle ödenen bedelin anılan tarifeye uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği denetlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği- Hüküm fıkrasına, sehven yasal faiz yazıldığı gerekçesiyle, faizin ticari faiz olarak tavzih edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Kısa kararla hüküm fıkrasının birbiriyle çelişmesinin de hatalı olduğu-
Bozma ilamına karşı "DİRENİLMESİNE, sair hususların gerekçeli kararda yazılmasına," denilmekle yetinilmiş olması halinde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamış olduğundan,  ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü bulunmadığı-
Kısa karar ile çelişkili olarak gerekçeli karar yazılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kısa kararında "davanın kabulüne" denildiği halde, gerekçeli kararda "Davanın kabulüne, Dava konusu .. nolu bağımsız bölümün davalı tarafından diğer davalıya satışına ilişkin tasarrufun iptaline, davacıya tasarrufa konu taşınmazda alacak miktarı ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteme yetkisinin tanınmasına, " şeklinde yazıldığının görüldüğünden ve bu durum HMK'nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği-
Uygulamada HMK'nun 294.maddesinin verdiği imkandan yararlanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli kararın daha sonra yazılabildiği, bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olmasının zorunlu olduğu, esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanağın olmadığı-
Mahkemece yapılacak işin, HMK'nin 294, 297 ve 298. maddelerine uygun şekilde, uyumsuzluk ve çelişkiyi giderecek şekilde, davanın esası hakkında yeniden bir karar vermekten ibaret olduğu-
Gerek mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda ve gerekse gerekçeli kararın hüküm fıkrasında 7.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, kararın gerekçesinde ise; 7.500,00 TL manevi tazminata hükmetmenin hak, nesafet ve adalet kurallarına uygun olacağı kanaatine varılmıştır, denildiği, bu durum HMK'nın 294/3 maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas-1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca kısa karar ve hüküm fıkrası ile gerekçe arasındaki çelişkinin giderildiği bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekeceği-
6100 sayılı HMK.'nun 294. ve 297. maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağının açıklandığı; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğunun belirtildiği-
Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceğinin ve sonrasında kararın nasıl yazılacağının etraflıca hükme bağlandığı, yargılamanın açık bir şekilde yapılmasının ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesinin ilke olarak kabul edildiği, bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazının kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekeceği, aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanının zedelenmiş olacağı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK'nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağının düzenlendiği-