Davanın, kayıt maliklerinin gaipliklerine ve adlarına kayıtlı payların 5737 Sayılı Yasa'nın 17. maddesi hükmü uyarınca vakfı adına iptal ve tescil edilmesi isteği ile açıldığı, ne var ki mahkemece gaiplik istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm oluşturulmadığı, hâl böyle olunca, davacının gaiplik isteği bakımından 6100 Sayılı HMK’nun 294,297/2 (1086 Sayılı HUMK’nun 381 ve 388/son) maddeleri gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenleneceği, hüküm sonucunun yanlış olması halinde bunun ancak temyiz/kanun yoluna başvurulup kararın bozulması suretiyle düzeltilebileceği- Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın münhasır olarak bozma sebebi kabul edileceği-
Mahkemece fazla ödeme olduğu belirtilen miktarların mahsup edilmediği bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de, kararın gerekçesinde, “…Sonuç olarak aylık ücret üstünde yapılan fazla ödemelerin niteliği konusunda tarafların iradeleri uyuştuğundan, bu konuda ayrıca bir araştırma ve inceleme yapılmasına esası ve sonucu değiştirmeyeceğinden, davayı daha da fazla uzatmamak adına gerek görülmemiş, yapılan fazla ödemelerinde davalı tarafından her türlü fazla çalışmalara ait olduğu belirtildiğinden, sırasıyla fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil alacaklarından mahsup edilerek, kalanının kabulüne karar verilmiş, böyle olunca tam da bozma ilamında belirtildiği gibi, fazla ödemelerin niteliği tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra ait olduğu alacakta nazara alınmakla bozma nedeni yapılan husus yerine getirilmiş olmaktadır.” ifadelerine yer verilmesi suretiyle direnme kararına uygun gerekçe oluşturulmadığından direnme kararının usul yönünde bozulması gerektiği-
Tefhim edilen kısa kararda davanın kabulüne karar verildikten sonra, gerekçeli kararda davanın reddine şeklinde hüküm kurularak, kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğundan, kısa kararla bağlı kalınmadan yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
D.çeler safhası dolmadan görev konusunda karar verilebilir mi?
Yerel mahkemece kısa kararda hükmedilen tazminatın davalıdan tahsiline denilmiş iken gerekçeli kararda davalıların her ikisi de yazılmak suretiyle tahsiline karar verildiği, bu durumun HMK'nin 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiği-
İİK. mad. 363 uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması için hükmün HMK. mad. 298/3 ve 294/3 uyarınca yazılıp, tefhimi gerektiği- Alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptığı satış talebinin icra müdürünce reddine ilişkin kararın şikayet yolu ile ortadan kaldırılmaması halinde, haczin düşmeyeceği (İBK 16.02.2018 T. 4/1)-  Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olarak uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimali doğurabileceği-
Mahkemece, HMK.'nun 294. ve 297. madde hükümleri doğrultusunda davalının sorumlu tutulduğu miktar hakkında açık ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde yeniden karar verilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
İİK. mad. 363 uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması için hükmün HMK. mad. 298/3 ve 294/3 uyarınca yazılıp, tefhimi gerektiği- Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ'in 3. maddesinde mahcuz aracın günlük muhafaza ücretinin belirlendiği, 4. maddesi uyarınca ise, alınacak bedelin azami haddi geçemeyeceği-