İhaleye katılmak isteyen kişilerin bankamatik kartlarından bir kısım teminat miktarı pos cihazı ile çekilip icra müdürlüğünün hesabına geçtiği hâlde pos cihazının hata verdiği, hesapta yeterli bakiye bulunmadığı kanısı ile bu kişilerin teminat yatırmadığı kabul edilerek ihaleye katılıp pey sürmelerine izin verilmediği, ihaleye sadece bir kişinin katıldığı, taşınmazın tahmin edilen kıymetinin %50’sinin çok az bir miktar üzerinde bir bedelle ihale edildiği uyuşmazlıkta zarar unsuru oluştuğundan sağlıklı şartlarda yapılmayan ihalenin feshi gerektiği-
................. tarihli fen bilirkişisi raporu ekindeki krokiye göre geçit güzergahı geçit ile yükümlü parselin sınırından geçirilmeyerek ......... parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde bırakılan alanın, aleyhine geçit tesis edilen taşınmazın ekonomik bütünlüğüne zarar vereceği düşünülmeden yetersiz ve infaza elverişli olmayan bilirkişi raporuna dayanarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, ........ tarihli kararla dosyadan el çektiği halde, yeniden karar verilmek suretiyle yargılamanın aleniyetine, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun buyurucu nitelikteki maddelerine aykırı bir durum yaratıldığı, bu hususun kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesinin yasa ile hakime yükletilmiş bir ödev olduğu-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında davacı, davasından feragat etse dahi, davalılardan birinin davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği- Bu nedenle davacının, davadan feragat beyanına karşı hazır bulunan davalılardan diyecekleri sorulmalı, davaya devam etmeyi istemeleri halinde yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin tesis edilen hükmün icrada tereddüde ve hak kaybına yol açacağı gerekçesiyle tavzih talebinde bulunması üzerine mahkemece tavzih talebinin kabulü ile yeni bir hüküm tesisinde bulunduğu, hüküm fıkrasının değiştirilmesinin HMK'nin 305. maddesine aykırı olduğu- Mahkemece verilen kararın hüküm kısmı 6100 sayılı HMK'nın 294 vd. maddelerinde açıklanan kanuni ve yasal düzenlemelerin aradığı niteliklerin bulunmadığı, infazda tereddüt oluşturacak mahiyette karar verildiği ve hak kaybına yol açacağı, her ne kadar ........ tarihli karar taraflara tebliğ edilip kesinleşmiş olsa da karar niteliği taşımadığından hukuk aleminde yoklukla malul olduğu, bu nedenle söz konusu kararın re'sen kaldırılmasına ve mahkemece yeniden hüküm tesis edilmesi için kararın bozulmasını gerektirdiği-
Mahkemece, kısa kararda ve gerekçeli kararda farklı miktarlarda hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Yerel mahkemece muris tarafından .............. Noterliği'ne tanzim ettirilen düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin kısmen tenfizine karar verildikten sonra, dava konusu ....... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhtesatla ilgili tespit hükmü kurulması gerekirken infazı mümkün olmayacak şekilde tescili yönünde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Özel Dairenin "davanın tamamen reddi gerektiğine" ilişkin bozma kararına kısmen direnme kararı verilerek ilk karardan farklı bir karar verilmesinin mümkün olmadığı-
Mahkemece düzenlenecek kısa ve gerekçeli kararlara ilişkin hüküm fıkralarında, Özel Daire bozma kararına hangi açılardan uyulup hangi açılardan uyulmadığının hüküm fıkrasını oluşturacak kalemler yönünden tek tek ve anlaşılır biçimde kaleme alınması, varsa hükmedilen miktarların doğru ve çelişki oluşturmayacak biçimde ortaya konulması; kararın gerekçe bölümünde de bunların nedenlerinin ne olduğu, bozmanın niçin yerinde bulunmadığı ve dolayısıyla mahkemenin bozulan önceki kararının hangi yönleriyle hukuka uygun olduğunun açıklanmasının, kararın yargısal denetimi açısından aranan ön koşulları olduğu- Direnme kararları yapıları gereği, direnilen ve uyulan kısımları da kalem kalem net ve birbirine uygun bir biçimde içermesi gerektiği- Somut olayda; mahkemece ilk kararda takdir edilen 5.000TL manevi tazminat miktarının direnme kararında 4.000TL’ye düşürülemeyeceği dikkate alındığında direnilen kısım yönünden usulüne uygun bir direnme kararının varlığından söz edilemeyeceği-
Mahkemece verilen ilk karardan farklı olarak davacı lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin harçtan ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulduğu ve ilk kararda reddedilen maddi tazminat miktarına yönelik davalılar lehine nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesine rağmen direnme kararında maktu vekâlet ücretine hükmedildiğinden ortada usulüne uygun bir direnme kararının bulunmadığı- Somut olayda; mahkemece yapılması gereken işin, uygun şekilde ilk karardaki gibi bir hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmak olduğu-