Tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesiyle, davacının çekişme konusu payın mülkiyetini 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 705/2. maddesi uyarınca tescilden önce kazandığı ve eldeki davayı da bahsi geçen dava sonucunda kazandığı bu mülkiyet hakkına dayanarak açtığı, o halde, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Mahkemece davacının dava ehliyetine sahip olup olmadığına dair araştırma yapması, gerekirse TMK.'nun 405. maddesi ve HMK'nun 56.maddesi gereğince, davacının vesayet altına alınması gerekip gerekmediği hususunda vesayet makamına tezkere yazılması, vasi tayin edilmesi halinde husumete izin kararı da alınarak davacı vasisi tarafından davaya devam olunması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece; davacıların davalılara ihtar göndermeden dava açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacıların Türk Medeni Kanun'un 705/2 maddesi gereğince murisin ölümü ile taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkını kazandıkları, mülkiyetin intikali ile de iktisap tarihinden itibaren tüm mirasçıların birlikte kira alacağını talep edebilecekleri, davalı kiracının, ölüm tarihinden itibaren mal sahibi olan kiraya verenin mirasçılarına her hangi bir ihtara gerek olmaksızın kira bedelini ödemesi gerektiği, kaldı ki taşınmazdaki el birliği halinde mülkiyetin paylı mülkiyete çevrildiği, her paydaşın kendi hissesine düşen kira bedelini isteyebileceği de gözetilerek işin esası incelenip ve davalının ödeme savunması üzerinde de durulup sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmaz mülkiyetinin tescille kazanılacağı, miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı, bu hallerin varlığında malikin tasarruf işlemleri yapabilmesinin mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olduğu-
İcra takibine konu olan borcun ihale tarihinden önce tamamen ödenmiş olması halinde ihalenin hukuki dayanağının ortadan kalkacağı ve mülkiyetin kazanımının yolsuz hale geleceği- İcra hukuku ile sınırlı olarak basit yargılamaya tâbi ihalenin feshi davasının mülkiyet hakkının illetini teşkil eden nedenin varlığına ya da yokluğuna delalet edemeyeceği- Türk hukuk sisteminde, tapu kayıtlarının oluşumuna esas alınan illilik prensibi gereği, ihalenin ayakta bulunması ya da fesih isteğinin reddedilmiş olması keyfiyetinin, temelde yolsuz tescil nedenini ortadan kaldırmayacağı ve kesin hüküm oluşturmayacağı-
Yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebildiği- TBK. mad. 617 uyarınca, ölünceye kadar bakma sözleşmesine aykırılık nedenleri saptanarak iptal tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- Davacının, davalı torununa verdiği para, elden bağış niteliğinde olup, davalının eğitim giderleri için verildiği bağışlamanın geri alınması koşullarının varlığının kanıtlanamadığı gözetilerek alacak isteği yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu temliklerin hileli olduğu, ancak son kayıt maliklerinin kötüniyetli olduklarının kanıtlanamadığı gözetilerek tapu iptali ve tescil isteğinin reddedilerek davalılar yönünden bedele hükmedilmesinin isabetli olduğu- Yargılama aşamasında taşınmazların keşfen belirlenen toplam değeri olan üzerinden tamamlama harcını yatıran davacının, ayrıca bir ıslah dilekçesi vermesine gerek bulunmadığı; harcı yatırılan dava değeri üzerinden bedele hükmedilmesi gerektiği-
Hile hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptalive tescil istemine ilişkin davada, taşınmazın, davalı şirkete, yedi gün sonra diğer davalıya, iki hafta sonra da diğer davalıya devredilmiş olduğu, yani, taşınmazın sık aralıklarla el değiştirdiği, davacı tarafından davalılara ilişkin ceza dosyasının yargılamasının devam ettiği bildirilmiş olmasına rağmen, mahkemece davalıların yargılandığı ceza davası üzerinde gereken inceleme ve araştırma yapılmamış olduğu anlaşıldığından, davalıların ceza dosyasında mahkum olup olmadıklarının ve kararın davalılar yönünden kesinleşip kesinleşmediğinin tespit edilmesi, taşınmazın sık aralıklarla el değiştirdiği de göz önünde bulundurulmak suretiyle, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Dinlenen tanık beyanlarından "tarafların evlenme kararı aldıkları, hatta bir süre birlikte yaşadıkları, davacının maliki olduğu taşınmazı evleneceği inancı ile davalıya temlik ettiği, davalının ise, taşınmazı edindikten sonra davacıdan ayrıldığı ve evliliğin gerçekleşmediği, bu itibarla davacının 'hile'ye düşürüldüğü" anlaşıldığından, davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği- Tapu iptali ve tescil talebi yanında manevi tazminat de talep edildiğinden, mahkemece bu istek yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği- Karşı davacının "iki yıl boyunca aynı ev içerisinde yaşadıklarını, bu süreçte davacının bakımını üstlendiği için çekişme konusu taşınmazın bağışlandığını, davacının haksız eylemleri nedeniyle evi terk etmek zorunda kaldığını ve süreçte manevi olarak zarara uğradığını" ileri sürek açtığı davada ise, "taraflar arasında nişanlılık ilişkisinin olmadığı ve davalı-karşı davacının zararını ispatlanamamış olduğu" gözetilmek suretiyle karşı davanın reddine karar verilesinin isabetli olduğu-
Çekişme konusu taşınmaz paydaşlarından adı geçenlerinin sağ olup olmadıklarının mirasçılarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, adı geçen kişilerin yaşıyor olması ya da kaçak veya yitik olmaması ve yine mirasçılarının bulunması halinde taşınmazın aslı vakıf olsa bile vakfına rücu etmesinin (dönmesi) mümkün olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekeceği düşünülmeksizin yazılı olduğu üzere eksik inceleme ile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taşınmazın mülkiyeti cebri icra ile satılmakla, tapu kütüğüne tescil edilmemiş bile olsa mülkiyet ihalenin yapıldığı andan itibaren alıcıya geçmiş ve (TMK. md. 705/2) dava konusu taşınmaz üzerindeki ipotek, işlevini yerine getirmiş ve hukuken ortadan kalkmış olduğundan, mahkemenin, 'karar verilmesine yer olmadığı' şeklinde karar vermesi gerektiği-