Dahili dava suretiyle bir kişiye taraf sıfatı verilmesi mümkün olmadığı gibi davada 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesinin de uygulama imkanı bulunmadığından, kayıt malikinin mirasçıları açısından davanın reddine karar verilmesi gerekirken bu usûl kuralına riayet edilmeden yargılama sürdürülerek sonuca gidilmesi isabetli olmadığı gibi davacıya ait parselin iptali yönünde istek olmamasına rağmen söz konusu parselin tapusunun kısmen iptal edilmesinin de doğru olmadığı-
Hem intikale esas alınan veraset ilamı hem de davacıların mirasçılığını gösteren ve karara dayanak alınan yerel mahkemenin veraset ilamı hasımsız alınmış olup, mirasçılık belgelerinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu gözetilerek bu konudaki uyuşmazlığın hasımlı veraset ilamı alınarak açıklığa kavuşturulmasının zorunlu olduğu, ne var ki, davacılar tarafından dosyaya hasımlı veraset ilamı sunulmadığı gibi kendilerine hasımlı veraset ilamı almaları için olanak da tanınmadığı, hâl böyle olunca; davacılara hasımlı veraset ilamı almaları için olanak tanınması, alınacak hasımlı mirasçılık belgesinde davacıların mirasçı oldukları ve taraf ehliyetlerinin bulunduğu belirlendiği takdirde işin esasının incelenmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Dava hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup davacı, davalıların; ortak mirasbırakanlarından intikal eden dava dışı taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile inşa edilen binada tüm mirasçılara isabet eden bağımsız bölümlerdeki miras paylarından dava konusu taşınmazdaki bağımsız bölümlerin adlarına tescil edilmesi karşılığında feragat edecekleri yönünde anlaştıklarını ancak çekişmeli bağımsız bölümler davalılar adına tescil edilmesine rağmen davalıların dava dışı parseldeki paylarını aralarındaki anlaşmaya uygun olarak devretmediklerini ileri sürerek eldeki davayı açtığı ve dinlenen tanıkların da davacının bu iddiasını doğruladıkları, hâl böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece dava kabul edildiğine göre, tüm yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulması gerekirken, kabul-ret oranına göre yargılama giderinin kısmen davacı üzerinde bırakılmasının ve davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığı-
Davacı Vakıflar İdaresinin harç yatırmaksızın dava açtığı ve yargılama sırasında harç ikmal edilmediği halde, yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında karar verildiği, hâl böyle olunca, davacı idareye harç ikmali yaptırılması, ondan sonra yargılamaya devam edilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere tapu müdürlüğünden gönderilen proje ile belediye tarafından gönderilen projeler arasında çelişki olduğunun görüldüğü, hal böyle olunca; öncelikle onaylı mimarı proje aslı veya onaylı suretinin ilgili birimden istenmesi, mahallinde yeniden uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak çekişmeli 9 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin mimari projeye göre durumları tespit edilerek, projeye aykırılık bulunup bulunmadığının denetime elverişli olacak şekilde rapor edilmesi ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptali ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesinin bile haczin kaldırılması sonucunu doğurmayacağı- Tescil kararı hacizden sonra kesinleştiğinden ve bu kararda tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm de bulunmadığından, "haczin kaldırılması" isteminin ancak 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği- İcra mahkemesi kararlarının, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de, kendi aralarında kesin hüküm oluşturdukları- Kesin hüküm oluşturan bir mahkeme kararının varlığı halinde dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddedilmesi gerektiği- İcra Hukuk Mahkemesi kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak, eldeki şikayet yönünden kesin hüküm oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerektiği-