Davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça ağaçların bedeline ilişkin alacak talebini belirtmiş ve dava değeri olarak başlangıçta toplam 10.000 TL göstermiş olmasına göre, bu talebin belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece, davacı tarafa imkan ve süre verilmek suretiyle, keşfen belirlenen toplam dava değeri üzerinden harç ikmali yaptırılarak yargılamaya devam edilmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ağaçların bedeline ilişkin alacak talebi hakkında usulünce harcı yatırılarak açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tasarrufun iptali davası sonucunda verilecek ilamın, alacaklıya alacağını tahsil olanağını veren ve nisbi nitelikte bir yetki sağlayan bir karar olup, taşınmazın aynına ilişkin bir karar olmadığı- Dava konusu taşınmazın 1/3 hissesinin tapuda maliki olan davacının taşınmazdaki mülkiyeti devam ettiğinden ecrimsile ilişkin açmakta hukuki yararının bulunduğu-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde düzenlendiği üzere, taşınmazın mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı, mahkemece konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, davacının taşınmazın mülkiyetini kazandığı tarihe kadar tahakkuk eden ecrimisil ve faiz tutarının tespiti, davacının yapmış olduğu toplu ödemelerin bu tutarı geçip geçmediği, fazladan ödeme varsa bu tutar üzerinden davacının borçlu olmadığının tespitine ve fazla ödemenin istirdatına karar vermek gereceği-
Tapulu taşınmazın satışına dair sözleşmenin resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersiz olduğu, resmi biçimde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil talep edilemeyeceğinden, davacının tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin kesinleşmesi üzerine tescili yaptırmak isteyen davacının "tescil" müracaatı, tapu müdürlüğünce "taşınmaz, bölünemez nitelikte tarım arazisi olduğundan" reddedilmiş olup ret kararının iptali ve taşınmazın tescili talebiyle açtığı davanın "idari yargıda" görülmesi gerektiği- İdare mahkemesinde açtığı iptal davası yargı yolu nedeniyle reddedilen davacı, adli yargı yerine gelerek bu davayı açmak zorunda kalmışsa da, ihalenin kesinleşmesi ile mülkiyet hakkını iktisap eden davacının tescil isteminin TMK’nın mülkiyet hükümlerine çözümlenmesi gereken bir ihtilaf içermediği- Davacının asıl amacının elindeki belgelerin tescil için yeterli olduğu kanaati ile idareye yaptığı müracaatın reddi nedeniyle bu olumsuz idari işlemin hukuka aykırı olduğu iddiası ile iptalini sağlamak olduğu- İdarenin kamu hizmetinin yürütümü sırasında tesis ettiği işlemin hukuka aykırılığı ileri sürüldüğünden, ilgili kararın yerindeliğinin İYUK. mad. 2/1-a kapsamında değerlendirilmesi gerektiği- "Cebri icra ihalesi ile mülkiyet kazanıldığı hâlde, buna uygun tescil işlemi yapılmadığı için tapu sicilinin doğruyu yansıtmadığı iddiası ile sicildeki mülkiyetin düzeltilmesi için açılan davada, taşınmazın davacı adına tescil edilip edilemeyeceğini inceleme görevinin TMK hükümlerine göre adli yargının görevinde olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Taşınmazın mülkiyetinin tapu iptal ve tescil kararının kesinleşme tarihinde adına tescil kararı verilen gerçek veya tüzel kişilerce kazanılmış olacağı-
"Aile konutu" niteliğindeki taşınmaz üzerinde malik olmayan eşin açık rızasını alınmadan, TMK. 194'de aykırı şekilde tesis edilen ipoteğe dayalı yapılan icra takibi sonucunda taşınmazı alacağına mahsuben adına geçiren davalı bankanın iyi niyet savunmasının dinlenemeyeceği- TMK. 194/1'e aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığından, cebri icra sonucu davalı banka adına ihale edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı (malik) eş adına tesciline karar verilmesi gerektiği- "Dava konusu taşınmazın yargılama aşamasında kesinleşen ihale ile banka adına tescil edildiği, İİK. 134 uyarınca, icra mahkemelerinin ihalenin feshine ilişkin kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği, bu noktada kesinleşen ihalenin feshinin reddine ilişkin kararla mülkiyet aktarımının sağlanması nedeniyle yolsuz tescilin artık tartışılamayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Şufa davasının hüküm sonucunda yer almayan dava konusu parsel bakımından, TMK'nin 705/2. maddesinde düzenlenen tescilsiz mülkiyet kazanım koşulunun gerçekleşmediği- İsteklerini tazminata hasreden davacıların davalıdan isteyebilecekleri miktarın, şufa davasında miras bırakanlarının dava konusu taşınmaz hakkında ödediği şufa bedeli olacağının kabul edilmesi gerektiği-
Mülkiyetin kazanıldığı davanın kesinleşme tarihinden itibaren ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının tam malik olduğu .............. tarihine kadar paydaşlardan dava konusu daire için ecrimisil talep edemeyeceği, ihale tarihinden dava tarihine kadar ecrimisil talebinin kabul edilmesi gerekeceği-