Davacı taraf davalılara ait parselden belirlenecek miktarın nizasız olan 114 nolu parsele ilave edilerek tespiti talep edilmesine karşın talep aşılarak ayrı bir parsel numarası ile paftanın hukuki ve hendesi niteliği bozularak yazılı olduğu üzere karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece imar sonucu oluşan parseller göz ardı edilerek eski kadastro parseller bakımından iptal ve tescile karar verildiği, söz konusu imar parsellerinin 17.2.2010 tarihinde tapuya tescil edildiklerinin gelen tapu kayıtlarından anlaşıldığı, imar parsellerinin oluşmasıyla kadastro veya tapulama parsellerinin herhangi bir geçerliliğinin kalmadığı, dolayısıyla buna bağlı olarak hükmün bu hali ile tapuda infazı ve icrasının duraksama yarattığı, daha açıkçası hükmün bu haliyle infaz edilmesinin olanaksız olduğu, çünkü bu parsellerin imar uygulaması sonucu birçok parsellere gittiği, doğru, düzgün ve sağlıklı sicil oluşturmanın kamu düzeniyle ilgili olduğu, bu nedenle bu hususun mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulacağı-
6099 Sayılı Yasanın 16.maddesi hükmü ile 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 36.maddesi hükmüne ilave edilen 36/A maddesi düzenlemesi ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kadastro tespit işlemlerine göre açılacak veya açılan dava ve bu davalar sonucu davanın kabulü halinde davalı tarafın yargılama giderlerinden ve 29.5.1957 tarih 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu giderlerden sayılan harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı -
Öncelikli istek ehliyetsizlik nedeniyle tapu iptal ve tescil olup, Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor sonucu temliki yapan kişinin hukuki ehliyete haiz olmaması halinde uyuşmazlığın çözümü için keşfe gerek olmayacağı ; ancak, ehliyetli olduğu saptanır ise sonraki istek olan hilenin incelenmesi bakımından keşif yapılabileceği-
Türk Borçlar Kanunu'nun borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümlerinin, koşullu veya mükellefiyetli bağışlarda da gözden uzak tutulmaması, sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi için mütemerrit duruma düşen bağışlanana işin özelliğine ve hayatın olağan akışına uygun bir süre tanınmasının gerekeceği-
Hâkimin tarafların isteği ile bağlı olup ondan fazlasına ve başka bir şeye karar veremeyeceği, davacılar vekili, dava dilekçelerinde, vekil edenlerinin miras payları oranında uyuşmazlık konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istediği ve dava mirasçılar arasında görüldüğü halde, sadece davacıların miras payı oranında iptal ve tescil kararı verilebileceği düşünülmeden, talep aşılarak tamamı bir davalı (mirasçı) adına tespit ve tescil edilen taşınmazların tapu kayıtlarının tamamının iptal edilerek kök mirasbırakanın davacı sıfatı bulunmayan mirasçılarını da kapsayacak şekilde tüm mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesinin HUMK.nun 74.( HMK. nun 26.) maddesine uygun düşmediği-
İddianın açıklanan niteliği ve ileri sürülüş biçiminden miras bırakanının kandırılması suretiyle geniş yetkili vekaletname temin edilerek temlikin gerçekleştirildiği, ayrıca bu işlemle miras haklarından yoksun kaldıkları ileri sürüldüğüne göre davada öncelikle, vekaletin kötüye kullanılması nedenine dayanıldığı-
Tapu Sicil Müdürlüğü'nce gönderilen tapu kaydının incelenmesinden; taşınmazın mülkiyetinin daha önce satış yoluyla davacıya geçtiği, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşmemiş mahkeme kararı bulunduğuna ilişkin açıklamanın yer aldığının anlaşıldığı, bu durumda mahkemece, dava şartı noksanlığının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilmek suretiyle imkan tanınmadan davanın usulden reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-