Davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek olmadığı-
Davacı davaya konu taşınmazının borcu olmadığı halde haksız olarak haczettirilerek satıldığını ve taşınmazın davalı A. Ö. tarafından satın alındığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteminde bulunduğuna göre, mahkemece yetkisizlik kararı verilen menfi tespite ilişkin davanın neticesi beklenip, o dava da iddia edildiği gibi borç bulunmadığının sabit olması halinde, davacının genel hükümler uyarınca taşınmazını haciz yolu ile satın alan takip alacaklısına karşı tapu iptal ve tescil davası açabileceği, ihalenin feshi davasının açılmamasının ise bu hususta dava açılmasına engel teşkil etmeyeceği nazara alınarak, menfi tespit davasının neticesi beklenmek suretiyle bir karar vermek gerekeceği-
Sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği -dolu pafta sistemi- genel ilke ile bağdaşmayacağı; ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek olmadığı-
Davanın, vasiyetnamenin tenfizi ile tapu iptali ve tescili istemi olduğu, vasiyet edilen, tapuda kerpiç ev ve arsa vasfı ile kayıtlı bulunan taşınmazın İmar Yasası ve Yönetmeliği uyarınca ifrazının mümkün olup olmadığı araştırılmaksızın krokide gösterildiği şekilde taşınmazın ifrazı ile belirli kısmının davacı adına oluşturulan tapuya tesciline karar verilmiş olmasının doğru olmadığı, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokiye göre ifrazının mümkün olmadığı anlaşılan taşınmazın toplam alanı gözönünde tutularak vasiyetnamede davalıya verilen miktara göre davacının taşınmazdaki payının hesaplanmasının ve taşınmaz davacı ile davalılar adına (davalıların da yeni duruma göre payları belirlenerek) müşterek mülk olarak tapuya tescil edilmesinin gerektiği, ayrıca, bilirkişi raporunda gösterilen kısmın, vasiyetname ile muris tarafından vasiyet edildiğinin tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh edilmesine karar verilmesinin gerektiği-
Davacılar T.M.K. 705. maddesi hükmü uyarınca tescilden önce mülkiyeti edindikleri bölüme ilişkin olarak dava açmamışlar, bu bölüm dışında kalan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları bulunmayan parsellere yönelik olarak eldeki davayı açmış olduklarından davacıların anılan parsellere ilişkin açmış oldukları davanın dinlenmesine olanak bulunmadığı-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekeceği-
Bir taşınmazın mülkiyetini işgal, miras, kamulaştırma, cebri icra veya mahkeme kararına dayanarak edinen kişinin tescili doğrudan doğruya yaptırabileceği-
Tapu kaydının iptalinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkin davanın tapunun iptaline ilişkin hükmün kesinleşmesinden itibaren BK.nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmasının zorunlu olduğu-