İhale kesinleşmeden icra müdürlüğü tarafından tapuya tescil işlemi yazılamayacağı, buna rağmen yazıldı ve tapuya tescil işlemi yapıldı ise ihale alıcısına karşı genel mahkemelerde tapu iptal ve tescil davası açılarak tescil işleminin iptali sağlanacağı- Borçlu tarafından ihalenin feshi davası açılıp , feshe dair karar kesinleşse dahi bu nedenle alıcının mahkeme kararı olmadan ihale bedelini talep etmesi olanaklı olmadığı- İhale alacaklısına ödeme, genel mahkemelerde açılacak bir dava ile mümkün olup, somut olayda İİK 40. maddenin uygulama yeri olmadığı-
Adi ortaklık sözleşmesinin, borçlandıran bir hukukî işlem niteliğinde olduğu için, sermaye koyma taahhüdünde bulunan ortakların, bu taahhüdünü hiç veya gereği gibi ifa etmemiş olmalarının sözleşmenin kurulmasını engellemeyeceği, adi ortaklıkta, ortakların birlikte yaptıkları sözleşmelerde temsil söz konusu olmayacağı ve bu durumda ortakların müteselsil sorumluluğu doğacağından arsa maliklerinin de kendilerinden alınan sözleşme yapma yetkisine dayanılarak, davacılara satılan konutun teslim edilmemesinden dolayı, satış sözleşmesini gerçekleştiren şirket ile birlikte davacılara karşı müteselsilen sorumlu oldukları- Ceza dava dosyasının sonucunun beklenilmesinin alacak davası yönünden sonuca etkili olmayacağının kabul edilmesi halinde, eldeki davanın da yargılamasını uzatacağı gerekçesi ile ceza dava dosyasının beklenilmesine gerek bulunmadığı-
Dava konusu taşınmazların, kira bedeli ödenmek suretiyle davalıdan kiralanması, tapu iptal ve tescil davasından önceye ait olduğundan, tapu iptal davasından geriye yönelik olarak, ödenen kira bedellerinin davalıdan istenmesinin mümkün olmadığı- Davacıların, tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi itibariyle taşınmazlarda malik sıfatını kazandıklarından dolayı, ancak bu tarihten sonrası için, taşınmazlarda tasarruf yetkisine sahip olacakları-
Davanın görülebilir bir nitelik kazanması bakımından davalı adına var olan kaydın yolsuz olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, idareye söz konusu kaydın kütükten terkini imkânının tanınması, bu konuda dava açması için önel verilmesi, açıldığı takdirde mahkemece terkin isteğinin kabulü ya da reddi yönünde verilecek karar doğrultusunda davanın hükme bağlanması gerekeceği-
Yapılan ihale sonucunda taşınmazların, 'hacizlerden ari olarak' alıcı adına tescil edilmesi gerekeceği-
Davacı Hazine mirasçı olabileceğini iddia ettiğine göre, yolsuz tescil olduğu ileri sürülen intikale esas veraset ilamının iptali davasının sonucunun beklenilmesi gerektiği-
Gerek hata ile hile ve gerekse vekalet görevinin kötüye kullanılması davalarının, murise teb'an yani muris adına açılan davalar olduğu; o halde, bu tür davaların terekeye iade ya da tüm mirasçılar adına tescil isteğiyle açılmasının zorunlu olduğu-
Kaydın illetini teşkil eden ihalenin geçersiz işlemlere dayanması durumunda yolsuz tescilin oluşmasına neden olacağı-
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu olmayıp; bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunmasının da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamayacağı-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekeceği-