Davanın niteliği ve dosya kapsamına göre konusunda uzman bir bilirkişi heyeti oluşturularak, iflas erteleme isteyen davacı şirketin gayrimenkulleri üzerinde bulunan ipotekler de göz önüne alındığında borca batıklığı sabit olduğuna göre, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı aynı zamanda uygulanabilir nitelikte olup olmadığı hususunda bilirkişi heyetinden açıklamalı, denetime elverişli bir rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava iflasın ertelenmesi istemine ilişkin olup, dava açıldığı tarihte mahkeme ticaret mahkemesi sıfatıyla davayı yürüttüğü sırada HSYK'nın 23.07.2015 gün ve 1157 sayılı kararı ile aynı yerde müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi kurulması karşısında, yerel mahkemenin vereceği kararın görevsizlik kararı değil, yeni kurulmuş olan mahkemeye devir veya gönderme kararı olması gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde görevsizlik nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Avalist borçlu tacir olmadığından HMK. mad. 17 uyarınca yapılan yetki sözleşmesinin kendisini bağlamayacağı, ancak bono üzerinde keşide yeri bulunmayan bonoda keşidecinin ad ve soyadının yanındaki yerine göre, borçlunun yetki itirazının reddine karar verilmesi gerekeceği- İflasın ertelenmesi davası kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararı gözetilerek, mahkemece, borçlunun, tedbir kararı nedeniyle takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılmasına ilişkin şikayetin esasının incelenmesi gerektiği-
Kısa aralıklarla hazırlanan bilirkişi raporu ve kayyım raporlarında tespit edilen hususlar birbirini teyit eder nitelikte olmadığından, her iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermek üzere yeni bir uzman bilirkişi heyeti seçilip, davacı şirketin sunduğu iyileştirme projesinin ne aşamada olduğu, ciddi ve inandırıcı olup olmadığı, borca batıklık miktarı ve mevcut durumu itibarı ile ekonomik ve mali yönden iyileştirilmesinin mümkün olup olmadığı ile ilgili bir rapor alınıp sonucuna göre iflasın ertelenmesi istemine ilişkin karar verilmesi gerektiği-
Davacı şirket hakkında iflasının açılmış olması ve yasal sonuçlarını doğurmuş bulunması karşısında mahkeme kararının gerekçe kısmına ilave yapılması isteminin sonuca etkili olmadığı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde İİK'nun 150/b maddesine göre ipotekli taşınmaz kiracısına işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesi için muhtıra gönderilmesi İİK. mad. 159/1 kapsamında muhafaza tedbiri olmayıp ipotekli icra takibinin devamı niteliğinde ve bunun doğal sonucu olan bir işlem olduğundan iflasın ertelenmesi davasında alınan tedbir kararına aykırı olmadığı-
İflas davalarında yetki kamu düzeni ile ilgili olduğundan, (iflas davalarında yetkinin) mahkeme tarafından re'sen dikkate alınması gerektiği- Bu durumda mahkemece, mahkemenin kesin yetkisine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 114/1-ç ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kesin yetki bulunmayan hallerde kurulması gereken hüküm şekline uygun olarak gerekçede ve hüküm fıkrasında "mahkemenin yetkisizliğine, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine" ibarelerine yer verilmesinin doğru olmadığı-
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda şirket aktiflerinin rayiç değerlerine göre borca batıklık miktarı belirlenmesi gerekirken kaydi değerlere göre belirlendiği gibi, şirketin ortaklarına borçlarının pasifte gösterilmesi ve borca batıklıkta dikkate alınmasının doğru olmadığı- Bu durumda mahkemece önce, şirket varlıklarının rayiç değerlerinin ve bu kapsamda borca batıklığın tespiti, bu şartın yerine geldiğinin anlaşılması halinde de iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olup olmadığının, somut verilere dayalı olarak, bilimsel şekilde değerlendirilmesi gerektiğinden, alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetinden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda şirketin mali durumunu ve iyileştirme projesini açık ve somut dayanaklarla değerlendiren; açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
11. HD. 27.04.2016 T. E: 3761, K: 4726-
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan İİK. mad. 179/a uyarınca mahkemece kayyım atanmasına karar verilmesi, kayyımın 3'er aylık dönemler halinde vereceği raporlar üzerine, iflasın ertelenmesi isteminden sonraki gelişmeler de incelenip, davacı şirketin iyileştirme projesinde yer alması gereken somut, inandırıcı, gerçekçi verilere dayalı olarak iyileştirme gösterip göstermediğinin bilirkişi raporu ile değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Kayyım raporlarında şirketin denetlendiği her döneme ilişkin aktif ve pasif durumunun ayrıntılı olarak açıklanması ve verilen ihtiyati tedbirlerle birlikte davacı şirketin mali durumunda düzelme olup olmadığı, iyileştirme projesinin uygulanıp uygulanmadığı ve borca batıklıktan kurtulma yolunda somut adımlar atılıp atılmadığı hususlarının ayrıntılı ve denetime elverişli olarak açıklanması gerektiği- Mahkemece, kayyım raporlarının yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda hazırlanıp hazırlanmadığının denetlenmesi, bu hususları içermeyen eksik ve yetersiz denetim ile hazırlanan raporlara itibar edilmemesi gerektiği- İİK'nın dava tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 s. Kanun ile değişik 179/a-1 ve 2. fıkraları, "1- Mahkeme, iflâsın ertelenmesi isteminde bulunulması üzerine, envanter düzenlenmesi ve yönetim kurulunun yerine geçmesi ya da yönetim kurulu kararlarının onaylanması için derhal bir kayyım atar; ayrıca şirketin ve kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli diğer önlemleri alır. 2- Kayyımın atanmasına ilişkin karar, kayyımın mahkemece belirlenmiş görevleri ve temsil yetkisi ile bunların sınırları ve iflâsın ertelenmesine ilişkin talep 166. maddenin ikinci fıkrasındaki usul ile mahkeme tarafından ilân ve ticaret siciline tescil ettirilir. Mahkeme bu arada erteleme talebini karara bağlar." şeklinde olup, iflas erteleme yargılamasına ilişkin hu hükmün derhal uygulanması gerektiği-