Davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanılarak, aynı maddi olgular ileri sürülmek suretiyle 19.9.1996 tarihinde açılıp, ispatlanamamış olması nedeniyle reddedilen önceki davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine göre, taraflar arasında geçimsizlikten söz edilmesinin olanaklı olmayacağı-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir olduğundan boşanmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğundan olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklı olup bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilmesinin gerekeceği-
Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olmayıp az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığının anlaşılmasının gerekeceği-
Kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği-
Boşanma ve boşanmanın sosyal ve ekonomik sonuçlarına ilişkin hükümler içeren protokolün tasdikiyle yetinilmesinin, protokoldeki hükümlere hüküm fıkrasında yer verilmemesinin hatalı olacağı-
Davalı kadının fiil ehliyetinin olmadığı, tayin edilen vasisi davaya katılmadan boşanma kararı verilemeyeceği-
MK. 166/III'e dayanılarak açılan boşanma davasında, tarafların hazır bulunup anlaştıklarını açıklamamaları, halinde veya hakimin tarafların anlaşmalarını uygun bulmaması halinde, boşanmaya karar veremeyeceği bu durumda tarafların delilleri toplanarak, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği–
Taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğundan eşlerin boşanmasına karar verilmesinin gerekeceği-
Hüküm fıkrasında protokol hükümlerine hiç yer verilmemesinin isabetsiz olacağı-