Davalının sürekli olarak davacıya hakarette ve tehditte bulunduğunun, güven sarsıcı davranışlar sergilediğinin ya da davacıyı dövdüğünün anlaşılması halinde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin varlığı anlaşıldığından mahkemece tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekeceği–
Tarafların birbirlerine karşılıklı olarak müessir fiilde ya da hakarette bulunduğunun anlaşılması halinde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin varlığı ortaya çıkmış olduğundan, taraflardan birinin kusurunu, diğerinin kusurundan üstün tutmak mümkün olmayacağından, mahkemece tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekeceği–
Boşanma davasında eşyalarla ilgili kısmın tefrik edilmesi halinde eşyalarla ilgili talebin boşanmanın eki olma özelliğini yitireceği–
Terk ve evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmaya ilişkin olarak açılan davada, davacı kocanın ihtar isteminde bulunmakla önceki olayları hoşgörü ile karşılamış ve ortak hayatın çekilebilir olduğunu kabul etmiş sayılacağı, ihtardan sonraki dönemde yeni olayların varlığı da iddia ve isbat olunmadığından, davanın reddi gerekeceği–
Toplanan delillerle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacının kusurunun affedilmesi nedeniyle bulunmadığı; davalının ise kusurlu olduğu, davacının kişilik haklarına ağır bir saldırıda bulunulduğu kanısına varıldığında göre mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralı (MK.md.4) dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesinin gerekeceği-