Protokol ihtilaf çıkaracak nitelikte olduğundan mahkemece, gerekli görülen değişikliklerin yapılması, bu değişikliklerin taraflarca kabulü halinde, boşanmaya hükmedilmesi gerekeceği-
Eşine şiddet uygulayan davalı kocanın tam kusurlu olduğunun anlaşıldığı durumda, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı bulunduğu ;bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmeyeceği- Dava konusu olan menkul eşyaların yargılama sırasında 07.07.2007 tarihli tutanakla davacıya teslim edildiği anlaşıldığı bu durumda, bu eşyalar için karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekeceği-
Tarafların birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettikleri, bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu- Davalı-davacı, ziynetlerle ilgili iddiasını kanıtlayamadığı, bu hususta davalı-davacı tanıklarının sözleri davalıdan aktarılan olaylar da sabit kabul edilemeyeceğinden bahisle davalı-davacının zilyetlerle ilgili davasının reddi gerekeceği-
Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi gerektiği-
Epilepsi hastalığının başlıbaşına bir boşanma sebebi olmayacağı- boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmelerinin eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olmasının gerekeceği-
Nafakanın, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği-Ayrıca, Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa güven sorumluluğu ve ivazsız iktisabın korunmazlığı ilkesi (TMK.md.2) gereğince sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanabileceği-
Boşanma davası açıldıktan sonra tarafların bir süre birlikte olup müşterek hayatı tekrar sürdürdükleri anlaşıldığına göre boşanma şartlarının oluşmadığı-
Sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmayacağı-Ancak Borçlar Kanununun 19 ve 20. Maddelerine aykırı bulunmayan karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşullarının değişen koşullara uyarlanacağı-
Evlilik birliği temelinden sarsılmış olup, iki taraf için de devamı beklenemez olduğundan davalı-karşılık davalı kocanın boşanma davasının kabulünün gerekeceği-