Davacı koca boşanma davasından feragat etmiş, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde öngörülen 3 yıllık süre geçmiş ve ilk boşanma davasından feragatten sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığından, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi koşulları oluşmuş olduğuna göre davanın kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davalının, eşinin başka erkeklerle ilişkisinin olduğu yönünde asılsız iddialarda bulunması ve bunu etrafındaki kişilere söylemesi nedeniyle, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilmesi gerekeceği-
Davalı kadının eşine sürekli ağır hakaretlerde bulunduğu, ortak çocukları eşine karşı kışkırttığı, davacı kocanın da birlik görevlerini yerine getirmediği ve başka bir kadınla gayri resmi ilişki içerisine girmesi nedeniyle altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/2) karar verilmesi gerekeceği-
Davalının evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerini uzun süredir yerine getirmemesi, çocuklarının bakım ve eğitimleriyle ilgilenmemesi nedeniyle taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilmesi gerekeceği-
Davacı-davalı kocanın kusurlu davranışlarına karşılık davalı-davacı kadın da eşine sürekli hakarette bulunmuş olduğundan, boşanma koşullarının davacı-davalı kocanın davası yönünden de gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-
Davalı kocanın eşine "eve dönmesi" yönünde ihtar kararı göndermiş olması, boşanma davası öncesi davacı kadından kaynaklanan tüm kusurlarını affettiği veya en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulü gerekip; affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma davasında kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinden, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda, davacı kadının kusursuz, davalı kocanın ise tam kusurlu olması gerekeceği-
Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekeceği-
Davacı-karşı davalı (koca)'nın, hastalanıp onbeş gün süreyle yatarak tedavi gören eşiyle, haber verildiği halde ilgilenmediği, ortak çocuklarının annesine fiziki şiddet uygulamasına göz yumduğu, çocuklarıyla birlik olup, eşini aileden dışlayıcı tutum ve davranışlarda bulunduğu, çocukları annelerinden uzaklaştırması nedeniyle, kadın da dava açmakta haklı olması gerekeceği-
Davalı-davacı kadının mahkemece sabit kabul edilen kusurlarına karşılık, davalı-davacı kocanın da birlik görevlerini yerine getirmemesi nedeniyle, davalı-davacı kadının da davasının kabulü gerekeceği-
Davacı, dava dilekçesinde daha önce açtığı boşanma reddedildiğini bu karardan sonra davalıyla bir araya gelmediklerini belirterek boşanma talep etmiş olup, bu istek Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı boşanmaya ilişkin olduğundan, mahkemece davacının dayandığı mahkeme dosyasının da getirtilip incelenmesi ve toplanan delillerin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekeceği-