Davalı adına Ticaret Sicil Gazetesi tarafından bildirilen adresee tebligat yapılmış ve taraf teşkili sağlanmaya çalışılmış ve yargılamaya bu şekilde devam edilmiş olup, davalı temyiz dilekçesinde kendi aleyhlerine yapılan icra takibini e-devlet sisteminden öğrendiklerinden bahsetmiş ve dilekçesinin ekinde sunulan Ticaret Sicil Gazetesine göre davalı şirketin adresinin yapılan ilan ile değiştirildiği görüldüğünden Ticaret Sicil Gazetesi tarafından bildirilen adresin doğru olmadığı ve bu davalıya yapılan tüm tebligatların usulsüz olduğu-
Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan, hüküm özeti ile hüküm sonucu arasında ve hükmün kendi içerisinde çelişki yaratacak ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi, karar başlığında 2 numaralı davalı olarak sadece şirketin yazılmasının hatalı olduğu-
Kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında davacının işe başlatmama tazminatı davacının 5 aylık ücreti tutarında belirlenmiş olup gerekçeli kararın ve tavzih kararının gerekçe kısmında ise işe başlatmama tazminatının 4 aylık ücret tutarında belirlendiği açıklandığından gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki doğduğu ve bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Ölünceye kadar bakma akdinin bakım borçlusu şahsın ölmesi halinde, borcun, bir yıl içerisinde sözleşmeyi feshetmezler ise bakım borçlusunun mirasçılarına intikal edeceği-
Davacının yıllık izin, hafta tatili ve ulusal bayram-genel tatil alacağı talepleri ile ilgili hüküm fıkrasında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacının davalı iş yerine iş akdinden kaynaklanan alacak davası açması durumunda HMK/26 gereği davacının talebinden daha fazlasına karar verilemeyeceği ancak daha azına hükmedilebileceğinden alacakların ilk dava değeri kadar hüküm altına alınması gerekirken talep aşılarak bilirkişi raporunda hesaplanan tüm tutarın hüküm altına alınması kararının bozulmasına-
Gerekçede hem usulden hem esastan değerlendirme yapılarak çelişki yaratılmış olması halinde, hükmün açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılması gereğine aykırı davranılmış olacağı-
Davacı isteminden daha fazla bir ihbar tazminatına hükmedilmesinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu- Davacının kesinleşen işe iade kararı sonrası talebine rağmen işverence işe başlatılmaması halinde hak kazandığı alacakların hesabında ilkelere uymayan ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilmesinin hatalı olduğu- Hüküm özetinde yer aldığı gibi HMK'da "sair hususların gerekçeli kararda gösterilmesi" şeklinde bir karar tarzının olmadığı-
Davacı sefer ücreti talebinde bulunduğundan ve sefer primine ilişkin talebini açıkça ortaya koyduğundan sefer primi ücreti talebinin dava dilekçesinde ve fesih ihtarnamesinde belirtilen miktarla sınırlı olarak değerlendirilip sefer primi talebinin hüküm altına alınması gerektiği- Dava dilekçesinde ve ıslah talebinde kıdem tazminatı dışındaki alacak talepleri açısından temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi talep edildiğinden, mahkemece dava/ ıslah tarihi ayrımı yapılmaması gerektiği- Hükmedilen miktarların net mi, yoksa brüt mü olduğunun hüküm fıkrasında belirtilmesi ve infazda tereddüde yol açılmaması gerektiği-