Toplu iş sözleşmesinden faydalanmasıyla birlikte toplu iş sözleşmesinin işçiler lehine getirdiği akçalı menfaatlerden (giyim yardımı, gıda yardımı, yemek yardımı, ikramiye, ilave tediye gibi) de yararlanmasının mümkün olduğu- Bozma ilâmı doğrultusunda bilirkişi raporu alınarak işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanması ile birlikte gelirinde artış olup olmadığının karşılaştırma yapılarak ve denetime elverişli bir şekilde tespit edilerek sonuca gidilmesi gerektiği- Bozma gerekleri yerine getirilmeden ve gerekçesiz olarak verilen kararın hukuki dinlenilme hakkının (adil yargılanma hakkının) ihlali niteliğinde olduğundan bozmayı gerektirdiği-
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda..
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda..
“Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan olgunun mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği ve bu ilkenin kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerektiği ve hakimin değişmesinin 'usuli kazanılmış hak' ilkesine etki yapamayacağı- Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremeyeceğinin "aleyhe hüküm verme yasağı" olduğu-
Hükmün gerekçesinde davacının ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağı olduğu kabul edildiği hâlde gerekçede belirtilenden farklı olarak hüküm fıkrasında; “Fazlaya ilişkin taleplerin reddine” şeklindeki ibare ile söz konusu alacağın reddine hükmedilerek kararın açıklanan gerekçesi ile kurulan hüküm sonucu arasında çelişki meydana getirilmesinin hatalı olduğu- Bozma öncesi davacının talebi gözetilerek dava konusu alacakların brüt miktarlar üzerinden hesaplanarak hüküm altına alındığı, alacakların brüt olarak hükmedilmesinin bozma konusu yapılmadığı gözetilmeden uyulmasına karar verilen bozma ilâmının gereğinin yerine getirilmesi için resen yapılan hesaplamada, dava konusu fazla çalışma ve hafta tatili alacaklarının net tutarlarının tespit edilerek hüküm altına alınmasının isabetli olmadığı-
Kadastro hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurmak zorunda olduğu-
İstinaf başvurusunda bulunan tarafın hükmün kesin nitelikte olmadığına yönelik emsal kararlara ulaşması ve Yargıtay uygulamasını öğrenmesinin makul bir süreyi alabileceği dikkate alınarak istinaf başvurusunun süresi içerisinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- İlk Derece Mahkemesi kararında hatalı şekilde hükmün kesin nitelikte olduğu belirtilerek ilgililerin yanıltılması halinde, 15.12.2021 tarihinde tebliğ edilen karara karşı 01.03.2022 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun makul süre içerisinde olduğunun kabulü gerektiği- Hüküm altına alınan alacak miktarı karar tarihindeki istinaf başvuru sınırının altında ise de hüküm, dava tarihi itibarıyla hâlen çalışmakta olan işçinin aylık ücretinin ileriye etkili şekilde belirlenmesine yönelik olduğundan kararın kesin nitelikte olmadığı-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan çelişkinin tek başına bozma sebebi oluşturacağı-
Kabul edilen katkı payı alacağı ve katılma alacağı miktarı açıkça yazılarak denetime elverişli şekilde karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, dava dosyası ile birleşen .............. Esas sayılı dava dosyası ile ilgili kısa kararda herhangi bir hükmün kurulmadığı, gerekçeli kararda birleşen dava hakkında hüküm sehven kurulmadığından birleşen davanın tefriki ile yeni esasa kaydına karar verildiği, tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı, bu durumun hükmün infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu ve HMK m. 297. ve 298/2 maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden, hükmün re'sen bozulması gerekeceği-